Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Bu ayki sayımızda vefatının 500. yıl dönümünde Şah Hatâyî’yi anıyoruz. Şah İsmail, Türk tarihine hem siyasi hem de edebî açıdan etki etmiş ve nice tartışmalara da vesile olmuştur. Biz bu dosyamızda özellikle edebî şahsiyetini ve mirasını mercek altına aldık. Fakat Hatâyî’nin edebî yönüne temas ederken yaşam öyküsünden bahsetmemek olmazdı. Bu nedenle dosyamızın ilk yazısını Tufan Gündüz yazdı. Gündüz, Şah İsmail’in hem özel hem de siyasi hayatından bahsederek kısa anekdotlarla bir Şah İsmail portresi çizdi. Dosyamızın ikinci yazısı ise Muhsin Macit’in kaleminden… Macit, yazılı kaynakların izini takip ederek Hatâyî’nin edebî yönüne, eserlerine geride bıraktığı mirasa değiniyor. Muhsin Macit’in Hatâyî’nin Divan’ını neşreden kişi olduğunu düşündüğümüzde sizleri doyurucu bir yazı bekliyor. Mustafa Tatcı ise Şah Hatâyî’nin gönül deryasından bahsederek bir nefesini şerh ediyor. Ziya Avşar, Hatâyî’nin alplık ile erenlik arasında bir ömür sürdüğünü ve şairliğinin ona irfani bir yol açtığını dile getiriyor. Serdar Gürçay, Hatâyî’nin şiirlerinden seçtiği beyitlerle şairin söylem gücünü tahlil ediyor. Hatâyî’nin şiirlerinde üç ayrı konuyu (af dileme, din büyüklerine övgü ve Allah yolunda olduğunu anlatması) sıklıkla tekrar ettiğini belirterek şiirlerinden örnekler veriyor. Leyla İpekçi, Hatâyî’nin benliğini vahdet deryasında nasıl erittiğini ve hakikate varma yolunda hangi merhalelerden geçtiğini anlatıyor. Orhan Aras, kanıksanan ve sıklıkla tekrar edilen sözleri yenilemek yerine Şah İsmail’e farklı bir açıdan bakmanın mümkün olduğunu bizlere gösteriyor. Saadet Örmeci ise On İki Server’in izinden giden Hatâyî’nin düvaz örneklerini ele alıyor.
Kenan Çarboğa ve Sabir Sarvan, dizelerinde Türk tarihinde unutamadığımız büyük kardeş kavgalarını dile getiriyorlar. Azerbaycanlı çağdaş minyatür sanatçısı Peri Hanım’a ise minyatür eserlerini bizimle paylaştığı için ayrıca teşekkür ederiz.
Dosyamızın ardında bizleri Hüseyin Bargan karşılıyor. Bargan, vefatının 70. yıl dönümünde edebiyatımızın usta kalemi Sait Faik’in son günlerini anlatıyor. Salim Nizam, ölüm ile hayat arasındaki çizgiyi insana tekrar düşündürten bir hikâyesiyle bu ay bizlerle. Yasemin Kaya, öyküsünde dedesinin anısında nostaljiyi yaşayan bir karakteri, Fatih Selvi ise baba ile evlat ilişkisini dile getiriyor. Yusuf Alpaslan Özdemir, edebiyat dergilerini ve Mehmet Narlı’nın kitaplarını değerlendirerek eleştiri notlarına devam ediyor.
Tarık Özcan ve Mehmet Aycı şiirleriyle dergimize katkı sağladılar.
Kitaplık ve ajanda bölümümüz ise bu ay da dopdolu. Herkese iyi okumalar dileriz…
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni
Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Bu ayki sayımızda vefatının 500. yıl dönümünde Şah Hatâyî’yi anıyoruz. Şah İsmail, Türk tarihine hem siyasi hem de edebî açıdan etki etmiş ve nice tartışmalara da vesile olmuştur. Biz bu dosyamızda özellikle edebî şahsiyetini ve mirasını mercek altına aldık. Fakat Hatâyî’nin edebî yönüne temas ederken yaşam öyküsünden bahsetmemek olmazdı. Bu nedenle dosyamızın ilk yazısını Tufan Gündüz yazdı. Gündüz, Şah İsmail’in hem özel hem de siyasi hayatından bahsederek kısa anekdotlarla bir Şah İsmail portresi çizdi. Dosyamızın ikinci yazısı ise Muhsin Macit’in kaleminden… Macit, yazılı kaynakların izini takip ederek Hatâyî’nin edebî yönüne, eserlerine geride bıraktığı mirasa değiniyor. Muhsin Macit’in Hatâyî’nin Divan’ını neşreden kişi olduğunu düşündüğümüzde sizleri doyurucu bir yazı bekliyor. Mustafa Tatcı ise Şah Hatâyî’nin gönül deryasından bahsederek bir nefesini şerh ediyor. Ziya Avşar, Hatâyî’nin alplık ile erenlik arasında bir ömür sürdüğünü ve şairliğinin ona irfani bir yol açtığını dile getiriyor. Serdar Gürçay, Hatâyî’nin şiirlerinden seçtiği beyitlerle şairin söylem gücünü tahlil ediyor. Hatâyî’nin şiirlerinde üç ayrı konuyu (af dileme, din büyüklerine övgü ve Allah yolunda olduğunu anlatması) sıklıkla tekrar ettiğini belirterek şiirlerinden örnekler veriyor. Leyla İpekçi, Hatâyî’nin benliğini vahdet deryasında nasıl erittiğini ve hakikate varma yolunda hangi merhalelerden geçtiğini anlatıyor. Orhan Aras, kanıksanan ve sıklıkla tekrar edilen sözleri yenilemek yerine Şah İsmail’e farklı bir açıdan bakmanın mümkün olduğunu bizlere gösteriyor. Saadet Örmeci ise On İki Server’in izinden giden Hatâyî’nin düvaz örneklerini ele alıyor.
Kenan Çarboğa ve Sabir Sarvan, dizelerinde Türk tarihinde unutamadığımız büyük kardeş kavgalarını dile getiriyorlar. Azerbaycanlı çağdaş minyatür sanatçısı Peri Hanım’a ise minyatür eserlerini bizimle paylaştığı için ayrıca teşekkür ederiz.
Dosyamızın ardında bizleri Hüseyin Bargan karşılıyor. Bargan, vefatının 70. yıl dönümünde edebiyatımızın usta kalemi Sait Faik’in son günlerini anlatıyor. Salim Nizam, ölüm ile hayat arasındaki çizgiyi insana tekrar düşündürten bir hikâyesiyle bu ay bizlerle. Yasemin Kaya, öyküsünde dedesinin anısında nostaljiyi yaşayan bir karakteri, Fatih Selvi ise baba ile evlat ilişkisini dile getiriyor. Yusuf Alpaslan Özdemir, edebiyat dergilerini ve Mehmet Narlı’nın kitaplarını değerlendirerek eleştiri notlarına devam ediyor.
Tarık Özcan ve Mehmet Aycı şiirleriyle dergimize katkı sağladılar.
Kitaplık ve ajanda bölümümüz ise bu ay da dopdolu. Herkese iyi okumalar dileriz…
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni