Sevgili Türk Edebiyatı okurları
Sözlerime, 8 Şubat 2001’de Hakk’a yürüyen dergimizin kurucusu Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı’yı rahmet ve minnetle anarak başlamak istiyorum. 24 Mayıs 2024’te ise üstadımızın doğumunun 100. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Dergimiz, onun açtığı kutlu yoldan ilerleyerek edebiyat ve sanat dünyamızın meşalesi olmaya devam edecektir.
Bu ayki sayımıza Medine Sivri’nin, Fransız edebiyatının önemli ismi André Gide ile ilgili yazısıyla başlıyoruz. M. Sivri, yirminci yüzyılın kanlı dönemlerini André Gide’in eserleri üzerinden anlatıyor. Ayrıca Gide’in, bireyin kendi özgürlüğünü ve benliğini keşfetme çabalarını anlattığı, eserlerini ise çağdaş Fransız edebiyatında önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Vahdettin Oktay Beyazlı, Leyla ile Mecnun şiirinden hareketle Sezai Karakoç’un geleneksel motifleri çağdaş bir perspektifle işleyerek geleneği modern şiirle nasıl harmanladığını dile getiriyor. Ahmet Duran Arslan, Selahattin Hilav’ın Edebiyat Yazıları’nda Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine yaptığı eleştirileri mercek altına alıyor. Hilav’a göre her iki yazarın da kültürel süreklilik ve tarih bilinci konularında benzer düşüncelere sahip olduğunu vurguluyor, Hilav’ın, Kemal Tahir’in tarih bilincine atıf yaparak kültürel sürekliliğin önemini vurgularken Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ise Doğu-Batı çatışmasının yarattığı kültürel buhrandan sıyrılmak için sadece bir tarafı seçmenin safdillik olduğu görüşüne yer veriyor. İki yazarın Batılılaşma konusundaki eleştirilerini ve millî kimlik inşası üzerinde durdukları mühim noktaları bu yazıda bulabilirsiniz. Funda Özsoy E. geçtiğimiz ekim ayında vefat eden Recep Seyhan’ın hikâyelerindeki anlatım zenginliğine ve kadın karakterlerin güçlü, yaşamı kabullenmiş portrelerine dikkat çekiyor. Seyhan’ın yerel kelimeleri modern hikâyeye dahil etmesini önemli bulan Özsoy, Recep Seyhan’ın Türk öykücülüğünde önemli bir konuma eriştiğini dile getiriyor. Özşan Koban, hikâyesinde; Gırnatacı Şemi ile meyhanelerde ve pavyonlarda sahne alan çalgıcıların hayatlarına odaklanıyor. Necdet Ekici, başrolünde Türk bir akademisyen ile Özbek bir güzelin bulunduğu ve masal ile aşkın iç içe geçtiği bir hikâye sunuyor. Lale Kasımlı, iki yabancı gencin Bakü’de, İçerişehir’in dar sokaklarında yaptıkları gezintiyi ve geçmiş ile gelecek arasında gidip gelen sohbetlerinin aşka dönüşmesini anlatıyor. Hacer Sağlam ise denemesinde hayatın zorluklarına karşı direnişini ve içinde büyüttüğü sevgiyi dile getiriyor. Enver Aykol, çağdaş edebiyatımızda formülleşmiş hikâyelerin benzer şeyleri tekrarladığını eleştiriyor. Aykol, Türk dünyasının önemli yazarı Anar’ı öne çıkararak yazarın tekinsiz atmosfer yaratımı ve derinlikli karakter portreleri ile klasik formülleri yıktığını söylüyor.
Bu sayımızda Ömer Hakan Özalp, Mehmed Halid Bayrı’nın çıkarttığı Anadolu Mecmuası’nı ve bu mecmua etrafında toplanan Anadolucuların hatıratlarını sunuyor bizlere. Mustafa Altunoğlu, Arif Nihat Asya’nın kitaplarda ve dergilerde yer almamış bir röportajını gün yüzüne çıkartıyor. Aşur Özdemir, Kazak şiirinin zirve ismi Mağjan Jumabay’ın edebî yönüne değiniyor. Şerif Aydemir, hatıralarında gezintiye çıktığı denemesiyle yer alırken Veysel Lidar, Umberto Eco’yu bir hikâye anlatıcısı olarak ele aldığı makalesinde Eco’nun romanlarının farklı okuma biçimlerine uygun olduğunu ve Eco’nun Açık Yapıt gibi eserlerinde mutlak doğruluğa götürecek tek bir yorumun, yöntemin olmadığına dikkat çekiyor. Bu ayki söyleşi konuğumuz Nurullah Çetin. Hakkı Yıldız, Çetin ile yeni çıkan eserleri üzerine konuştu.
Mehmet Aycı, İsmail Bingöl, Ülkü Olcay, Mehtap Altan ve Abdullah Emre Aladağ ise şiirleriyle bu ayki sayımıza katkı sundular.
Kitaplık ve ajandamız da bu ay dopdolu. Herkese iyi okumalar dileriz.
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni
Sevgili Türk Edebiyatı okurları
Sözlerime, 8 Şubat 2001’de Hakk’a yürüyen dergimizin kurucusu Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı’yı rahmet ve minnetle anarak başlamak istiyorum. 24 Mayıs 2024’te ise üstadımızın doğumunun 100. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Dergimiz, onun açtığı kutlu yoldan ilerleyerek edebiyat ve sanat dünyamızın meşalesi olmaya devam edecektir.
Bu ayki sayımıza Medine Sivri’nin, Fransız edebiyatının önemli ismi André Gide ile ilgili yazısıyla başlıyoruz. M. Sivri, yirminci yüzyılın kanlı dönemlerini André Gide’in eserleri üzerinden anlatıyor. Ayrıca Gide’in, bireyin kendi özgürlüğünü ve benliğini keşfetme çabalarını anlattığı, eserlerini ise çağdaş Fransız edebiyatında önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Vahdettin Oktay Beyazlı, Leyla ile Mecnun şiirinden hareketle Sezai Karakoç’un geleneksel motifleri çağdaş bir perspektifle işleyerek geleneği modern şiirle nasıl harmanladığını dile getiriyor. Ahmet Duran Arslan, Selahattin Hilav’ın Edebiyat Yazıları’nda Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine yaptığı eleştirileri mercek altına alıyor. Hilav’a göre her iki yazarın da kültürel süreklilik ve tarih bilinci konularında benzer düşüncelere sahip olduğunu vurguluyor, Hilav’ın, Kemal Tahir’in tarih bilincine atıf yaparak kültürel sürekliliğin önemini vurgularken Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ise Doğu-Batı çatışmasının yarattığı kültürel buhrandan sıyrılmak için sadece bir tarafı seçmenin safdillik olduğu görüşüne yer veriyor. İki yazarın Batılılaşma konusundaki eleştirilerini ve millî kimlik inşası üzerinde durdukları mühim noktaları bu yazıda bulabilirsiniz. Funda Özsoy E. geçtiğimiz ekim ayında vefat eden Recep Seyhan’ın hikâyelerindeki anlatım zenginliğine ve kadın karakterlerin güçlü, yaşamı kabullenmiş portrelerine dikkat çekiyor. Seyhan’ın yerel kelimeleri modern hikâyeye dahil etmesini önemli bulan Özsoy, Recep Seyhan’ın Türk öykücülüğünde önemli bir konuma eriştiğini dile getiriyor. Özşan Koban, hikâyesinde; Gırnatacı Şemi ile meyhanelerde ve pavyonlarda sahne alan çalgıcıların hayatlarına odaklanıyor. Necdet Ekici, başrolünde Türk bir akademisyen ile Özbek bir güzelin bulunduğu ve masal ile aşkın iç içe geçtiği bir hikâye sunuyor. Lale Kasımlı, iki yabancı gencin Bakü’de, İçerişehir’in dar sokaklarında yaptıkları gezintiyi ve geçmiş ile gelecek arasında gidip gelen sohbetlerinin aşka dönüşmesini anlatıyor. Hacer Sağlam ise denemesinde hayatın zorluklarına karşı direnişini ve içinde büyüttüğü sevgiyi dile getiriyor. Enver Aykol, çağdaş edebiyatımızda formülleşmiş hikâyelerin benzer şeyleri tekrarladığını eleştiriyor. Aykol, Türk dünyasının önemli yazarı Anar’ı öne çıkararak yazarın tekinsiz atmosfer yaratımı ve derinlikli karakter portreleri ile klasik formülleri yıktığını söylüyor.
Bu sayımızda Ömer Hakan Özalp, Mehmed Halid Bayrı’nın çıkarttığı Anadolu Mecmuası’nı ve bu mecmua etrafında toplanan Anadolucuların hatıratlarını sunuyor bizlere. Mustafa Altunoğlu, Arif Nihat Asya’nın kitaplarda ve dergilerde yer almamış bir röportajını gün yüzüne çıkartıyor. Aşur Özdemir, Kazak şiirinin zirve ismi Mağjan Jumabay’ın edebî yönüne değiniyor. Şerif Aydemir, hatıralarında gezintiye çıktığı denemesiyle yer alırken Veysel Lidar, Umberto Eco’yu bir hikâye anlatıcısı olarak ele aldığı makalesinde Eco’nun romanlarının farklı okuma biçimlerine uygun olduğunu ve Eco’nun Açık Yapıt gibi eserlerinde mutlak doğruluğa götürecek tek bir yorumun, yöntemin olmadığına dikkat çekiyor. Bu ayki söyleşi konuğumuz Nurullah Çetin. Hakkı Yıldız, Çetin ile yeni çıkan eserleri üzerine konuştu.
Mehmet Aycı, İsmail Bingöl, Ülkü Olcay, Mehtap Altan ve Abdullah Emre Aladağ ise şiirleriyle bu ayki sayımıza katkı sundular.
Kitaplık ve ajandamız da bu ay dopdolu. Herkese iyi okumalar dileriz.
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni