Türk-İslam Sentezi, 12 Eylül yönetiminin, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dünya görüşünü oluşturan pozitivist ve laik eğitim ve kültür politikasına karşı, Aydınlar Ocağı'nın işbirliğiyle uyguladığı eğitim ve kültür politikasıdır. Bu politika, 1983 yılında, Devlet Planlama Teşkilatı'nın hazırladığı, “Milli Kültür” adlı bir raporla uygulamaya konulmuştur.
Eğitimde gelinen nokta: Çağdışı, şovenist, Türk-İslam sentezine dayalı, Mehmet Akif'ten daha İslamcı, insan haklarına saygısız, insanın özüne aykırı, kara örtülü bir eğitim politikasıdır ve toplumumuzu sarsmaya başlamıştır. Tüm müfredatları incelemek zorunludur. Eğitimdeki görünüm budur.
Antidemokratik bir eğitim ve kültür politikasıyla Türk toplumu, çağdışına itilmektedir. Toplumun geleceğini, çağdışı Türk-İslam sentezi ideolojisine terk etmek, özünde, insan haklarına da aykırıdır. Bütün demokratik güçler, bu 12 Eylül ideolojisini, ülkemizin eğitim ve kültür programlarından çıkarmanın savaşımını vermek zorundadır. Demokratik bir Türkiye için, bu, ilk koşuldur. (Vecihi Timuroğlu)
Türk-İslam Sentezi, 12 Eylül yönetiminin, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dünya görüşünü oluşturan pozitivist ve laik eğitim ve kültür politikasına karşı, Aydınlar Ocağı'nın işbirliğiyle uyguladığı eğitim ve kültür politikasıdır. Bu politika, 1983 yılında, Devlet Planlama Teşkilatı'nın hazırladığı, “Milli Kültür” adlı bir raporla uygulamaya konulmuştur.
Eğitimde gelinen nokta: Çağdışı, şovenist, Türk-İslam sentezine dayalı, Mehmet Akif'ten daha İslamcı, insan haklarına saygısız, insanın özüne aykırı, kara örtülü bir eğitim politikasıdır ve toplumumuzu sarsmaya başlamıştır. Tüm müfredatları incelemek zorunludur. Eğitimdeki görünüm budur.
Antidemokratik bir eğitim ve kültür politikasıyla Türk toplumu, çağdışına itilmektedir. Toplumun geleceğini, çağdışı Türk-İslam sentezi ideolojisine terk etmek, özünde, insan haklarına da aykırıdır. Bütün demokratik güçler, bu 12 Eylül ideolojisini, ülkemizin eğitim ve kültür programlarından çıkarmanın savaşımını vermek zorundadır. Demokratik bir Türkiye için, bu, ilk koşuldur. (Vecihi Timuroğlu)