“Türk İstihbaratı ve Soğuk Savaş sadece istihbarat çalışmalarıyla değil aynı zamanda Orta Doğu tarihi, Soğuk Savaş tarihi ve Türkiye tarihiyle de ilgilenen akademisyenler ve öğrenciler için oldukça faydalı. Kitap, hem üzerinde yeterince çalışılmamış bir konuya odaklanıyor hem de geleneksel görüşlere meydan okuyarak literatüre önemli bir katkı sağlıyor.”
Middle Eastern Studies
“Bu kitap Türk istihbaratına dair okurların ufkunu açacak…”
Studies in Intelligence
İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan 27 Mayıs 1960 darbesine kadar ABD, İngiltere ve Türkiye arasında Sovyetler Birliği’ne ve Komünizme karşı oluşturulan istihbarat işbirliğinin şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış tarihi…
Uluslararası ilişkiler ve güvenlik üzerine çok sayıda ses getiren çalışmanın sahibi Egemen Bezci kitabında Osmanlı’nın son döneminde kökleri atılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra geliştirilen modern Türk istihbaratının Soğuk Savaş’ın ilk döneminde ABD ve Birleşik Krallık gizli servislerinin yanında Sovyetler Birliği’ne karşı görece konumunu, bu servislerle işbirliklerini, ters düştüğü veya fikir birliğinde olduğu hususları belirliyor. Türkiye, Polonya, NATO, ABD ve İngiltere arşivlerinden ilk kez kullanılan belgelerden hareketle bu üç devletin ulusal çıkarlarını korumak adına benimsedikleri pragmatik yaklaşımları gösteriyor.
Sovyetler Birliği’nin nükleer tehdidine karşı İngiltere ve ABD, Türkiye’yi nasıl bir nükleer üs haline getirdi? Türk istihbaratı Bulgaristan, Suriye ve Irak gibi imparatorluk bakiyesi coğrafyalarda ne gibi faaliyetlerde bulundu? Demokrat Parti hükümetinin iç politika inşasında NATO, CENTO, CIA ve MI6 gibi kurum ve kuruluşların ne gibi etkileri vardı? Türkiye’nin “istihbarat diplomasisi” sayesinde kurduğu ortaklıklar ve belirlediği ortak düşmanlar dış politikasına nasıl etki etti?
Kronik Kitap Gizli Teşkilatlar Serisi’nin yeni kitabı Türk İstihbaratı ve Soğuk Savaş Türkiye ile Batı arasında yürütülen istihbarat işbirliğine ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda Soğuk Savaş sırasında Batı ittifakında yer alan Türkiye gibi oyuncuların potansiyel aktörlüğünü vurgulayarak Soğuk Savaş'ın doğasına ilişkin tartışmalara da yeni katkılarda bulunuyor.
“Türk İstihbaratı ve Soğuk Savaş sadece istihbarat çalışmalarıyla değil aynı zamanda Orta Doğu tarihi, Soğuk Savaş tarihi ve Türkiye tarihiyle de ilgilenen akademisyenler ve öğrenciler için oldukça faydalı. Kitap, hem üzerinde yeterince çalışılmamış bir konuya odaklanıyor hem de geleneksel görüşlere meydan okuyarak literatüre önemli bir katkı sağlıyor.”
Middle Eastern Studies
“Bu kitap Türk istihbaratına dair okurların ufkunu açacak…”
Studies in Intelligence
İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan 27 Mayıs 1960 darbesine kadar ABD, İngiltere ve Türkiye arasında Sovyetler Birliği’ne ve Komünizme karşı oluşturulan istihbarat işbirliğinin şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış tarihi…
Uluslararası ilişkiler ve güvenlik üzerine çok sayıda ses getiren çalışmanın sahibi Egemen Bezci kitabında Osmanlı’nın son döneminde kökleri atılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra geliştirilen modern Türk istihbaratının Soğuk Savaş’ın ilk döneminde ABD ve Birleşik Krallık gizli servislerinin yanında Sovyetler Birliği’ne karşı görece konumunu, bu servislerle işbirliklerini, ters düştüğü veya fikir birliğinde olduğu hususları belirliyor. Türkiye, Polonya, NATO, ABD ve İngiltere arşivlerinden ilk kez kullanılan belgelerden hareketle bu üç devletin ulusal çıkarlarını korumak adına benimsedikleri pragmatik yaklaşımları gösteriyor.
Sovyetler Birliği’nin nükleer tehdidine karşı İngiltere ve ABD, Türkiye’yi nasıl bir nükleer üs haline getirdi? Türk istihbaratı Bulgaristan, Suriye ve Irak gibi imparatorluk bakiyesi coğrafyalarda ne gibi faaliyetlerde bulundu? Demokrat Parti hükümetinin iç politika inşasında NATO, CENTO, CIA ve MI6 gibi kurum ve kuruluşların ne gibi etkileri vardı? Türkiye’nin “istihbarat diplomasisi” sayesinde kurduğu ortaklıklar ve belirlediği ortak düşmanlar dış politikasına nasıl etki etti?
Kronik Kitap Gizli Teşkilatlar Serisi’nin yeni kitabı Türk İstihbaratı ve Soğuk Savaş Türkiye ile Batı arasında yürütülen istihbarat işbirliğine ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda Soğuk Savaş sırasında Batı ittifakında yer alan Türkiye gibi oyuncuların potansiyel aktörlüğünü vurgulayarak Soğuk Savaş'ın doğasına ilişkin tartışmalara da yeni katkılarda bulunuyor.