Aristoteles “İnsan gülmeyi bilen tek canlı varlıktır!” der. François Rebelais de Gargantua’nın başlangıcına “İnsanı insan yapan gülmektir!” sloganını yerleştirir. Fakat mizah yalnızca gülme ve kahkahayla sınırlandırılamaz. Mizahın ekolojisinde eleştiri, eğlence kültürü, grup kültürü, kültür ortamları, kültür ekonomisi, iletişim, üstünlük, rahatlama, pozitiflik ve negatiflik, statü, bağlamsal işlev, imaj, mizah ustaları ve tasarımcıları gibi kavramlar bulunur.
Bir ürün gibi sosyal üretim fabrikaları olan mizah kendi bağlamında ustalarının eliyle üretilir ve ekolojiye sunulur. Bu fabrikalar grup kültürünün oluşabildiği her türlü açık ve kapalı mekânlar olabilir. Kumaşı, kesimi ve tarzı iyiyse uzun süreli yaşama şansı bulur. Halkın hafızasında yer edinmesi, kültürel alan ve kodlara sızmasıyla patentini alır. Bu patentler ulusal hafızada Nasreddin Hoca, Keloğlan, Karagöz, Temel, İncili Çavuş, Bektaşi şeklinde markalanır.
Türk halkının gruplar arasında oluşturulan, yazılı ürünleri henüz oluşmamış mizah geleneklerinin ihmal edilmesi, oluşan ve gelişen yeni mizah yapma biçimlerinin ve ürünlerinin görmezden gelinmesi Türk mizah çalışmalarının kilitlendiği bir noktaydı.
Bu çalışmada tarihsel seyrinde mizaha karşı yüklenen farklı anlamlandırma çabaları verilmiştir. Güncel Türk mizahının ekolojik durumu ise halk ve kültür araştırmaları, halk grupları, gülme yasaları, icra ortamlarının cinsiyeti, politika, ilgiler, deneyimler, tipler, yemek ve oyun kültürü, dil, kültür ekonomisi, sözlü, yazılı ve elektronik kültür ortamı gibi meseleler üzerinden ele alınmıştır.
Aristoteles “İnsan gülmeyi bilen tek canlı varlıktır!” der. François Rebelais de Gargantua’nın başlangıcına “İnsanı insan yapan gülmektir!” sloganını yerleştirir. Fakat mizah yalnızca gülme ve kahkahayla sınırlandırılamaz. Mizahın ekolojisinde eleştiri, eğlence kültürü, grup kültürü, kültür ortamları, kültür ekonomisi, iletişim, üstünlük, rahatlama, pozitiflik ve negatiflik, statü, bağlamsal işlev, imaj, mizah ustaları ve tasarımcıları gibi kavramlar bulunur.
Bir ürün gibi sosyal üretim fabrikaları olan mizah kendi bağlamında ustalarının eliyle üretilir ve ekolojiye sunulur. Bu fabrikalar grup kültürünün oluşabildiği her türlü açık ve kapalı mekânlar olabilir. Kumaşı, kesimi ve tarzı iyiyse uzun süreli yaşama şansı bulur. Halkın hafızasında yer edinmesi, kültürel alan ve kodlara sızmasıyla patentini alır. Bu patentler ulusal hafızada Nasreddin Hoca, Keloğlan, Karagöz, Temel, İncili Çavuş, Bektaşi şeklinde markalanır.
Türk halkının gruplar arasında oluşturulan, yazılı ürünleri henüz oluşmamış mizah geleneklerinin ihmal edilmesi, oluşan ve gelişen yeni mizah yapma biçimlerinin ve ürünlerinin görmezden gelinmesi Türk mizah çalışmalarının kilitlendiği bir noktaydı.
Bu çalışmada tarihsel seyrinde mizaha karşı yüklenen farklı anlamlandırma çabaları verilmiştir. Güncel Türk mizahının ekolojik durumu ise halk ve kültür araştırmaları, halk grupları, gülme yasaları, icra ortamlarının cinsiyeti, politika, ilgiler, deneyimler, tipler, yemek ve oyun kültürü, dil, kültür ekonomisi, sözlü, yazılı ve elektronik kültür ortamı gibi meseleler üzerinden ele alınmıştır.