Osmanlı Devletinin olduğu kadar, Osmanlı tarihinin son yıllarında üzerinde en çok tartışılan padişahlarından biri Sultan 2. Abdülhamit’tir. Bu tartışma, 2. Abdülhamit’in saltanat yıllarına tekaddüm eden Osmanlı Devletinin büyük çöküş yıllarıyla, bu çöküşe yol açan dönemin siyasi ve toplumsal şartlarıyla doğrudan ilgilidir. Bu dönemin günümüzde bile tartışılıyor olması, sadece Osmanlı Devleti’ni değil, aynı zamanda dünya siyasetinin en dağdağalı devrinde iktidarda bulunan Sultan Abdülhamit ve dönemini daha da özel bir kayda değer değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
Tarih, geçmişin tecrübelerinden yararlanarak, geleceğe yön veren bir aydınlanma vasıtası olarak nitelenebilir. Geçmişte cereyan eden hadiselerin tekrar edilmemesi ve gelecekte daha yaşanılabilir bir dünya kurulması, tarihin olduğu kadar, edebiyatın da problemi olmuştur. İnsanlığın geçirmiş olduğu tarihi macerayı bilmek ve takibetme isteğinde tarih, her zaman edebiyatın temel malzemesini teşkil etmiştir. Dolayısıyla, tarih ve edebiyat ilişkisinin temelinde, insanlık macerasını tasarlayan tarihle, bu tasarımı hikâyeleştiren edebiyat arasındaki ilişki, edebi bir zevk ve ürün olmanın ötesinde, estetik ve sosyal bir paradigma da taşımaktadır.
Osmanlı tarihinin üzerinde en çok tartışılan padişahlarından olan 2. Abdülhamit’i tarih ve edebiyat (roman) bağlamında değerlendirmenin bu açıdan önemli olduğu kanaatindeyiz.
Osmanlı Devletinin olduğu kadar, Osmanlı tarihinin son yıllarında üzerinde en çok tartışılan padişahlarından biri Sultan 2. Abdülhamit’tir. Bu tartışma, 2. Abdülhamit’in saltanat yıllarına tekaddüm eden Osmanlı Devletinin büyük çöküş yıllarıyla, bu çöküşe yol açan dönemin siyasi ve toplumsal şartlarıyla doğrudan ilgilidir. Bu dönemin günümüzde bile tartışılıyor olması, sadece Osmanlı Devleti’ni değil, aynı zamanda dünya siyasetinin en dağdağalı devrinde iktidarda bulunan Sultan Abdülhamit ve dönemini daha da özel bir kayda değer değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
Tarih, geçmişin tecrübelerinden yararlanarak, geleceğe yön veren bir aydınlanma vasıtası olarak nitelenebilir. Geçmişte cereyan eden hadiselerin tekrar edilmemesi ve gelecekte daha yaşanılabilir bir dünya kurulması, tarihin olduğu kadar, edebiyatın da problemi olmuştur. İnsanlığın geçirmiş olduğu tarihi macerayı bilmek ve takibetme isteğinde tarih, her zaman edebiyatın temel malzemesini teşkil etmiştir. Dolayısıyla, tarih ve edebiyat ilişkisinin temelinde, insanlık macerasını tasarlayan tarihle, bu tasarımı hikâyeleştiren edebiyat arasındaki ilişki, edebi bir zevk ve ürün olmanın ötesinde, estetik ve sosyal bir paradigma da taşımaktadır.
Osmanlı tarihinin üzerinde en çok tartışılan padişahlarından olan 2. Abdülhamit’i tarih ve edebiyat (roman) bağlamında değerlendirmenin bu açıdan önemli olduğu kanaatindeyiz.