Elinizdeki kitapta, multidisipliner bir kavram olan mekânın, de¬ğiştirici/dönüştürücü etkisinin 1940-1960 dönemi Türk romanındaki görünümleri irdelenmektedir. Bu çalışma, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde Prof. Dr. Abdullah Şengül ile birlikte tamamladığım doktora tezimin gözden geçirilmiş hâlidir. Çalışmada, anlatma esasına bağlı edebî metinlerden biri olan romanda, mekânın çeşitli işlevlerde kullanıldığı öne sürülmüş, bu sav edebiyat metinlerine yansıyan mekân-insan ilişkisinden yola çıkılarak irdelenmiştir. Bu doğrultuda öncelikle çeşitli disiplinlerin mekâna dair değerlendirmeleri ve edebiyattaki mekân algısı üzerinde durulmuş, ardından bu algının romanlarda neden ve nasıl değiştiği sorgulanmıştır. Sorgulamada, mekân kullanımının yazara, döneme, sanat akımlarına ve roman türüne göre değişkenlik gösterdiği anlaşılmıştır. Tanzimat Dönemi’nden itibaren, olay örgüsünü biçimlendirmede fiziksel bir yer olarak kullanılan mekânın, bu dönemden sonra insanla ilişkilendirilerek algısal boyutta kurgulanmaya başlandığı saptanmıştır. Ayrıca modernleşme süreciyle birlikte mekânın, insan varlığıyla bir bütün oluşturduğu ve bunun da edebiyat metinlerinde gittikçe belirginleştiği görülmüştür.
Elinizdeki kitapta, multidisipliner bir kavram olan mekânın, de¬ğiştirici/dönüştürücü etkisinin 1940-1960 dönemi Türk romanındaki görünümleri irdelenmektedir. Bu çalışma, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde Prof. Dr. Abdullah Şengül ile birlikte tamamladığım doktora tezimin gözden geçirilmiş hâlidir. Çalışmada, anlatma esasına bağlı edebî metinlerden biri olan romanda, mekânın çeşitli işlevlerde kullanıldığı öne sürülmüş, bu sav edebiyat metinlerine yansıyan mekân-insan ilişkisinden yola çıkılarak irdelenmiştir. Bu doğrultuda öncelikle çeşitli disiplinlerin mekâna dair değerlendirmeleri ve edebiyattaki mekân algısı üzerinde durulmuş, ardından bu algının romanlarda neden ve nasıl değiştiği sorgulanmıştır. Sorgulamada, mekân kullanımının yazara, döneme, sanat akımlarına ve roman türüne göre değişkenlik gösterdiği anlaşılmıştır. Tanzimat Dönemi’nden itibaren, olay örgüsünü biçimlendirmede fiziksel bir yer olarak kullanılan mekânın, bu dönemden sonra insanla ilişkilendirilerek algısal boyutta kurgulanmaya başlandığı saptanmıştır. Ayrıca modernleşme süreciyle birlikte mekânın, insan varlığıyla bir bütün oluşturduğu ve bunun da edebiyat metinlerinde gittikçe belirginleştiği görülmüştür.