Çağdaş kültürün tutarlı bir yorumuna dayalı bir tarih yazının gelişmesi, kavramsal bir durulaşmayı gerektiriyor. Oysa günümüz Türkiyesi’nde bir geçit dönemi kültürünün yarı aydınlık tanımları içinde yaşıyoruz. Türk-İslâm, Anadolu-Orta Asya, Doğu-Batı kutupları ve ideolojik gerginliklerin çarpıttığı yorumlar arasında böyle bir durulaşmadan söz etmek olası değil. Sadece tarih ya da sanat tarihi değil, bütün sosyal bilim dallarında kurumsallaşma sürecine yeni yeni geliyoruz. Kuban’ın, bu kitapta biraraya getirilen ve bir bölümü daha önce “Sanat Tarihimizin Sorunları” adı altında yayımlanan makaleleri genel tarihi ve kültürel perspektifler içinde kavramsal sorunlara bir açıklık getirme amacıyla yazılmış denemelerdir.
Çağdaş kültürün tutarlı bir yorumuna dayalı bir tarih yazının gelişmesi, kavramsal bir durulaşmayı gerektiriyor. Oysa günümüz Türkiyesi’nde bir geçit dönemi kültürünün yarı aydınlık tanımları içinde yaşıyoruz. Türk-İslâm, Anadolu-Orta Asya, Doğu-Batı kutupları ve ideolojik gerginliklerin çarpıttığı yorumlar arasında böyle bir durulaşmadan söz etmek olası değil. Sadece tarih ya da sanat tarihi değil, bütün sosyal bilim dallarında kurumsallaşma sürecine yeni yeni geliyoruz. Kuban’ın, bu kitapta biraraya getirilen ve bir bölümü daha önce “Sanat Tarihimizin Sorunları” adı altında yayımlanan makaleleri genel tarihi ve kültürel perspektifler içinde kavramsal sorunlara bir açıklık getirme amacıyla yazılmış denemelerdir.