“Dile müdahale türkçenin genetiği ile oynamaktan başka bir şey değildir. Bugün akademide kullanılan dil GDO’lu bir dildir. Türkiye’de akademi bu ve benzer kelimelerle felsefe yaptığını, düşündüğünü sanmaktadır. Türkçenin özüne, ruhuna aykırı, sentetik kelimelerle yapılan iş “felsefe zaten anlaşılmaz” denilerek makulleştirilmeye çalışılmaktadır.
GDO’lu dil zihnimizin işleyişini sekteye uğratıyor, dimağımızın ayarlarını bozuyor!
Halis olmayan gıda helâl olmaktan çıkar; helâl gıda talebi gibi, helâl dil talebini yükseltmeliyiz!
Genleriyle oynanmış gıdalardan kaçınıyoruz, neden? Beden sağlığımızı korumak için! Kanser başta olmak üzere hastalıklara yakalanmamak için. Zihin sağlımız için de genleriye oynanmış dil unsurlarından uzak durmamız gerekiyor.
Sahih türkçeye dönmek zorundayız! Dilimiz bir taraftan yabancı dillerin istilasına maruz kalmıştır, diğer taraftan GDO’lu uydurma bir dilin. İkisinden de kurtulamazsak, türkçe iflah olmaz. Sadece günlük konuşma diliyle sınırlı mahallî bir dil haline gelir!”
“Dile müdahale türkçenin genetiği ile oynamaktan başka bir şey değildir. Bugün akademide kullanılan dil GDO’lu bir dildir. Türkiye’de akademi bu ve benzer kelimelerle felsefe yaptığını, düşündüğünü sanmaktadır. Türkçenin özüne, ruhuna aykırı, sentetik kelimelerle yapılan iş “felsefe zaten anlaşılmaz” denilerek makulleştirilmeye çalışılmaktadır.
GDO’lu dil zihnimizin işleyişini sekteye uğratıyor, dimağımızın ayarlarını bozuyor!
Halis olmayan gıda helâl olmaktan çıkar; helâl gıda talebi gibi, helâl dil talebini yükseltmeliyiz!
Genleriyle oynanmış gıdalardan kaçınıyoruz, neden? Beden sağlığımızı korumak için! Kanser başta olmak üzere hastalıklara yakalanmamak için. Zihin sağlımız için de genleriye oynanmış dil unsurlarından uzak durmamız gerekiyor.
Sahih türkçeye dönmek zorundayız! Dilimiz bir taraftan yabancı dillerin istilasına maruz kalmıştır, diğer taraftan GDO’lu uydurma bir dilin. İkisinden de kurtulamazsak, türkçe iflah olmaz. Sadece günlük konuşma diliyle sınırlı mahallî bir dil haline gelir!”