Baksaç, hiçbir şiirinde Balkanlar’dan göçü onaylamamıştır. O, hep coğrafyada direnmek, orayı vatan yapan değerleri savunmak ve yaşatmaktan yanadır. Göçün ve göçenlerin onun için anlamı, coğrafyada türkçenin ve türklüğün gücünü kaybetmesidir. Her göç, onu ve halkını biraz daha yalnızlaştırmakta, Prizren’in ve bütün Balkanların sokaklarından, evlerinden Türkçenin sesini ve ruhunu eksiltmektedir. Baksaç, türkçeye sadece bir iletişim aracı olarak bakmaz. Türkçe, içinde barındırdığı değerleri gittiği yere taşıyan, eşyaya ve coğrafyaya sindiren bir dildir. Bu yüzden şair, Akdere’nin akışında da, kale’de de, rüzgarda da, yağmurda da türkçeyi görür.
Baksaç, hiçbir şiirinde Balkanlar’dan göçü onaylamamıştır. O, hep coğrafyada direnmek, orayı vatan yapan değerleri savunmak ve yaşatmaktan yanadır. Göçün ve göçenlerin onun için anlamı, coğrafyada türkçenin ve türklüğün gücünü kaybetmesidir. Her göç, onu ve halkını biraz daha yalnızlaştırmakta, Prizren’in ve bütün Balkanların sokaklarından, evlerinden Türkçenin sesini ve ruhunu eksiltmektedir. Baksaç, türkçeye sadece bir iletişim aracı olarak bakmaz. Türkçe, içinde barındırdığı değerleri gittiği yere taşıyan, eşyaya ve coğrafyaya sindiren bir dildir. Bu yüzden şair, Akdere’nin akışında da, kale’de de, rüzgarda da, yağmurda da türkçeyi görür.