Siyasi hayatta olağan olarak kabul edilmesi gereken düşünce farklılığının ihanet ve vatan hainliği olarak algılandığı büyük terör dönemi Stalin rejimini özetler niteliktedir. Stalin bu terör siyasetini Sovyetler Birliği emelleri için kullanarak toplumun, ekonominin, siyasetin her alanını Sovyet ideolojisine uyarlamayı en önemli amaç olarak benimsemiştir. Stalin kendisinden önce Sovyetlerde liderlik yapmış olan Lenin ve onun ilham aldığı Marksizm ideolojilerini tamamen kendi fikirlerini ve siyasetini yürütebilmek adına kullanmıştır. Hem Leninizm hem de Marksizm, Stalin döneminde taraflı bir şekilde yorumlanmış ve bu yorum toplumun tüm kesimlerine kabul ettirilen ve tartışmasız kutsallar haline getirilmiştir. Bu kutsallara karşıt fikirler ileri sürenler rejimin tüm silahlarıyla bertaraf edilmiştir. Stalin gerek siyaseti gerekse siyaset ile ilişkili olan toplumun tüm katmanlarını döneminin en sistemli aygıtlarıyla yönetmenin mucidi ve tartışmasız lideri haline gelmiştir.
Dil, kültür, toplum ve siyaset arasındaki bağın dilde standartlaşmaya ve dilin modernizasyonuna önemli bir etkisinin bulunduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Sayılan tüm bu etmenler, her açıdan dil politikası üzerinde yapıcı birer rol oynamaktadır. Özbekistan’ın tarihten günümüze kadar uzanan dil ve alfabe serüveninde bazen kurucu bazen yıkıcı etki yapan dil/alfabe ikilisi toplumsal gelişmeye ve ulusal kimliğin yerleşmesine etki etmiştir. Günümüz dünyasında modern devletler arasında yer almak isteyen Özbekistan bu bağlamda Özbekçeyi toplumsal aidiyet duygusunun da yerleştirilmesi anlamında bir araç olarak kullanmakta; bu süreç sırasında da eskinin mirası ile mücadele etmektedir.
Siyasi hayatta olağan olarak kabul edilmesi gereken düşünce farklılığının ihanet ve vatan hainliği olarak algılandığı büyük terör dönemi Stalin rejimini özetler niteliktedir. Stalin bu terör siyasetini Sovyetler Birliği emelleri için kullanarak toplumun, ekonominin, siyasetin her alanını Sovyet ideolojisine uyarlamayı en önemli amaç olarak benimsemiştir. Stalin kendisinden önce Sovyetlerde liderlik yapmış olan Lenin ve onun ilham aldığı Marksizm ideolojilerini tamamen kendi fikirlerini ve siyasetini yürütebilmek adına kullanmıştır. Hem Leninizm hem de Marksizm, Stalin döneminde taraflı bir şekilde yorumlanmış ve bu yorum toplumun tüm kesimlerine kabul ettirilen ve tartışmasız kutsallar haline getirilmiştir. Bu kutsallara karşıt fikirler ileri sürenler rejimin tüm silahlarıyla bertaraf edilmiştir. Stalin gerek siyaseti gerekse siyaset ile ilişkili olan toplumun tüm katmanlarını döneminin en sistemli aygıtlarıyla yönetmenin mucidi ve tartışmasız lideri haline gelmiştir.
Dil, kültür, toplum ve siyaset arasındaki bağın dilde standartlaşmaya ve dilin modernizasyonuna önemli bir etkisinin bulunduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Sayılan tüm bu etmenler, her açıdan dil politikası üzerinde yapıcı birer rol oynamaktadır. Özbekistan’ın tarihten günümüze kadar uzanan dil ve alfabe serüveninde bazen kurucu bazen yıkıcı etki yapan dil/alfabe ikilisi toplumsal gelişmeye ve ulusal kimliğin yerleşmesine etki etmiştir. Günümüz dünyasında modern devletler arasında yer almak isteyen Özbekistan bu bağlamda Özbekçeyi toplumsal aidiyet duygusunun da yerleştirilmesi anlamında bir araç olarak kullanmakta; bu süreç sırasında da eskinin mirası ile mücadele etmektedir.