Siyasi literatürde “bahar” terimi, katı, soğuk ve ceberut bir rejimden yumuşak, güler yüzlü ve insani bir rejime geçişi ifade eder. Dolayısıyla bir dönüşümün, bir inkılabın, bir devrimin ifadesidir “bahar”… Ancak “bahar” teriminin sıcaklığı, onun içeriğinin de aynı şekilde sıcak ve sevecen olmasını gerektirmemektedir. Batı'da ve Doğu'da “baharlar”, hep ayaklanmalar, kanlı çarpışmalar ve ölümler getirmiştir. Hatta bunların gelmesiyle bahar da gelmemiş, sadece gelir gibi yapıp sonra yerini tekrar “kara kış”a bırakmıştır.
2003 yılında Ak Parti'nin iktidara gelmesiyle, pek çok gözlemciye göre, Türkiye'de sessiz bir devrim başlamıştır. Bu devrimde kitleler ayaklanmamış, sadece sandığa gidip temsilcilerini seçmiş, temsilcileri onlar adına icraatlarıyla bir devrimi adım adım gerçekleştirmişlerdir.
Aydınlar arasında “Ak Devrim” olarak da isimlendirilen bu büyük dönüşüm, kendisine “bahar” nitelemesinin yakıştırılmasını da hak etmektedir. Çünkü katı, soğuk ve ceberut bir rejimden, insani, güler yüzlü ve yumuşak bir rejime geçiş durumu söz konusudur.
Dolayısıyla siyasi literatürde “Türkiye Baharı” gibi bir kavramın doğması anlamlı hale gelmektedir. Şu farkla ki, Doğu Bloku'ndaki “bahar”lar amacına ulaşamadı; Arap ülkelerindeki baharlar rayından çıktı; oysa Türkiye'ye bahar sessiz sedasız, ayaklanmasız ve kansız bir şekilde geldi.
Siyasi literatürde “bahar” terimi, katı, soğuk ve ceberut bir rejimden yumuşak, güler yüzlü ve insani bir rejime geçişi ifade eder. Dolayısıyla bir dönüşümün, bir inkılabın, bir devrimin ifadesidir “bahar”… Ancak “bahar” teriminin sıcaklığı, onun içeriğinin de aynı şekilde sıcak ve sevecen olmasını gerektirmemektedir. Batı'da ve Doğu'da “baharlar”, hep ayaklanmalar, kanlı çarpışmalar ve ölümler getirmiştir. Hatta bunların gelmesiyle bahar da gelmemiş, sadece gelir gibi yapıp sonra yerini tekrar “kara kış”a bırakmıştır.
2003 yılında Ak Parti'nin iktidara gelmesiyle, pek çok gözlemciye göre, Türkiye'de sessiz bir devrim başlamıştır. Bu devrimde kitleler ayaklanmamış, sadece sandığa gidip temsilcilerini seçmiş, temsilcileri onlar adına icraatlarıyla bir devrimi adım adım gerçekleştirmişlerdir.
Aydınlar arasında “Ak Devrim” olarak da isimlendirilen bu büyük dönüşüm, kendisine “bahar” nitelemesinin yakıştırılmasını da hak etmektedir. Çünkü katı, soğuk ve ceberut bir rejimden, insani, güler yüzlü ve yumuşak bir rejime geçiş durumu söz konusudur.
Dolayısıyla siyasi literatürde “Türkiye Baharı” gibi bir kavramın doğması anlamlı hale gelmektedir. Şu farkla ki, Doğu Bloku'ndaki “bahar”lar amacına ulaşamadı; Arap ülkelerindeki baharlar rayından çıktı; oysa Türkiye'ye bahar sessiz sedasız, ayaklanmasız ve kansız bir şekilde geldi.