Toplumbilimci olarak Şerif Mardin'in özgün yanlarından biri, dinin Türkiye'deki toplumsal-kültürel varlığını, tarihi ve güncel siyasi arka planıyla birlikte kapsamlı biçimde tahlil eden çalışmalarıdır. Kemalist aydınlarca dışlanmasına yolaçan bu tutumu İslamcı çevrelerde referans alınmasını sağlamış ama dine soğukkanlı yaklaşımı nedeniyle bu çevreler de onu tam benimseyememişlerdir.
Türkiye'de düşünce tarihi, din ve siyaset sosyolojisine yaptığı önemli katkılar nedeniyle düşünce hayatımızın öndegelen isimlerinden biri olan Şerif Mardin, toplumumuzda yüzyılı aşkın bir süredir gündemde kalan din, modernleşme, Batılılaşma gibi olguları resmi yorumun da yerleşik muhalif söylemlerin de dışında kalarak, toplumsal zemin ve arka planlarıyla birlikte inceler.
Mardin'in pozitivist Batı düşüncesinin Türkiye'de egemen görüşle birleşerek biçimlendirdiği "kabul edimliş" eğitim ve yönteme kapılmayışı, toplumsal değişim dinamiklerini genelgeçer kalıplara sokmayışı, resmi ideoloji ve Kemalist söylemin etkilerinden uzak kalışı, onu "Cumhuriyet aydınları"nın önemli bir kesiminden kalın çizgilerle ayırır ve bütün eserlerini toplumbilim dünyamızda ayrıcalıklı bir yere koymayı gerektirir.
Toplumbilimci olarak Şerif Mardin'in özgün yanlarından biri, dinin Türkiye'deki toplumsal-kültürel varlığını, tarihi ve güncel siyasi arka planıyla birlikte kapsamlı biçimde tahlil eden çalışmalarıdır. Kemalist aydınlarca dışlanmasına yolaçan bu tutumu İslamcı çevrelerde referans alınmasını sağlamış ama dine soğukkanlı yaklaşımı nedeniyle bu çevreler de onu tam benimseyememişlerdir.
Türkiye'de düşünce tarihi, din ve siyaset sosyolojisine yaptığı önemli katkılar nedeniyle düşünce hayatımızın öndegelen isimlerinden biri olan Şerif Mardin, toplumumuzda yüzyılı aşkın bir süredir gündemde kalan din, modernleşme, Batılılaşma gibi olguları resmi yorumun da yerleşik muhalif söylemlerin de dışında kalarak, toplumsal zemin ve arka planlarıyla birlikte inceler.
Mardin'in pozitivist Batı düşüncesinin Türkiye'de egemen görüşle birleşerek biçimlendirdiği "kabul edimliş" eğitim ve yönteme kapılmayışı, toplumsal değişim dinamiklerini genelgeçer kalıplara sokmayışı, resmi ideoloji ve Kemalist söylemin etkilerinden uzak kalışı, onu "Cumhuriyet aydınları"nın önemli bir kesiminden kalın çizgilerle ayırır ve bütün eserlerini toplumbilim dünyamızda ayrıcalıklı bir yere koymayı gerektirir.