Türkiye, öteki geri kalmış ülkelerle kıyaslanmayacak kadar köklü bir kültüre, tarihe, devlet geleneğine sahiptir; stratejik öneminden folklor çeşitliliğine uzanan ayrıcalıkları, bölgesel bir liderliğin potansiyel gücü, kalkınmanın insan ve kaynak şeklindeki hammaddeleri vardır. Ve bütün bu özelliklerine, 200 yıllık çabalarına rağmen Türkiye, geri kalmışlığı aşamamış bir ülkedir. Temeldeki bozukluğun, 600 yıllık tarihin ve günümüzdeki genel durumun incelenmesi sonucunda ortaya şöyle bir gerçek çıkmaktadır: Türkiye’nin asıl meselesi kalkınmayı sağlayacak birikimlerin yokluğu değil, yanlış yönde ve biçimde, kalkınmaya önder olamayacak sınıf ve zümrelerin önderliğinde kullanılmış olmasıdır. Birikimleri harekete geçirecek dinamiklerin yeterli olmayışıdır... Türkiye’de bin yıllık bir kültürün süzgecinden geçmiş insan birikimi de vardır, hatta sermaye de. Mesele bunların yanlış kullanılmasından, ya da hiç kullanılmamasından doğuyor. Yani un da vardır, yağ da vardır, şeker de. Ancak, helvanın yapılması için uygulanan tarif hatalıdır... Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği en değerli siyasetçilerden biri ve en uzun süre görev yapmış dışişleri bakanlarından olan İsmail Cem, aynı zamanda bir düşün adamıydı. Türkiye’nin yakıcı sorunlarını iyi kavramış, sahip olduğu geniş birikim sayesinde bu sorunları geçmişten bugüne, tarihten şimdiki zamana uzanan bir süreçte, neden-sonuç ilişkileri içinde ve bir model kapsamında açıklama yolunu seçmişti. Bu önemli düşünsel çabanın ilk ürünü sayılabilecek ve herkesin kolayca anlayacağı bir üslupla kâğıda dökülen Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, son 35 yılın en çok okunan tarih eserlerinden biri olurken, en az bir veya iki kuşağın siyasal ve kültürel tercihlerini de şu veya bu ölçüde etkiledi. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İsmail Cem’in bütün eserlerinin basımına yayıncılık tarihimizin "kült kitapları"ndan biriyle başlamaktan mutluluk duyuyor.
Türkiye, öteki geri kalmış ülkelerle kıyaslanmayacak kadar köklü bir kültüre, tarihe, devlet geleneğine sahiptir; stratejik öneminden folklor çeşitliliğine uzanan ayrıcalıkları, bölgesel bir liderliğin potansiyel gücü, kalkınmanın insan ve kaynak şeklindeki hammaddeleri vardır. Ve bütün bu özelliklerine, 200 yıllık çabalarına rağmen Türkiye, geri kalmışlığı aşamamış bir ülkedir. Temeldeki bozukluğun, 600 yıllık tarihin ve günümüzdeki genel durumun incelenmesi sonucunda ortaya şöyle bir gerçek çıkmaktadır: Türkiye’nin asıl meselesi kalkınmayı sağlayacak birikimlerin yokluğu değil, yanlış yönde ve biçimde, kalkınmaya önder olamayacak sınıf ve zümrelerin önderliğinde kullanılmış olmasıdır. Birikimleri harekete geçirecek dinamiklerin yeterli olmayışıdır... Türkiye’de bin yıllık bir kültürün süzgecinden geçmiş insan birikimi de vardır, hatta sermaye de. Mesele bunların yanlış kullanılmasından, ya da hiç kullanılmamasından doğuyor. Yani un da vardır, yağ da vardır, şeker de. Ancak, helvanın yapılması için uygulanan tarif hatalıdır... Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği en değerli siyasetçilerden biri ve en uzun süre görev yapmış dışişleri bakanlarından olan İsmail Cem, aynı zamanda bir düşün adamıydı. Türkiye’nin yakıcı sorunlarını iyi kavramış, sahip olduğu geniş birikim sayesinde bu sorunları geçmişten bugüne, tarihten şimdiki zamana uzanan bir süreçte, neden-sonuç ilişkileri içinde ve bir model kapsamında açıklama yolunu seçmişti. Bu önemli düşünsel çabanın ilk ürünü sayılabilecek ve herkesin kolayca anlayacağı bir üslupla kâğıda dökülen Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, son 35 yılın en çok okunan tarih eserlerinden biri olurken, en az bir veya iki kuşağın siyasal ve kültürel tercihlerini de şu veya bu ölçüde etkiledi. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İsmail Cem’in bütün eserlerinin basımına yayıncılık tarihimizin "kült kitapları"ndan biriyle başlamaktan mutluluk duyuyor.