Kültürel mirasın korunması farklı disiplinler tarafından araştırma alanı haline gelen bir konudur. Her ne kadar başlangıçta yerel ölçekli dinamikleri ifade ettiği düşünülse de, uluslararası öneme sahip olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Küreselleşme ile birlikte insanlığın ortak tarihini anlatan tüm miras çıktıları gelecek kuşaklara aktarılmak istenmiş ve böylelikle “koruma” anlayışının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Koruma anlayışında ise temel problem “neyin, neden ve nasıl korunacağı” olmaktadır. Ülkeler nezdinde yerel kurumların yanı sıra küresel ölçekli kuruluşlar, koruma ilkeleri ve planları doğrultusunda faaliyetler sürdürmektedir. Küresel ölçekli kuruluşların başında ise UNESCO gelmektedir. UNESCO belirlediği evrensel ilkeler doğrultusunda, sözleşmeye taraf üye devletler için bir çatı kuruluş olma özelliği sağlamaktadır. Türkiye ise en başından beri üye devletler arasında alan ülkelerden biri olarak hem yerel mevzuatları hem de UNESCO’nun belirlediği esaslar doğrultusunda koruma faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bu kitabın amacı uluslararası nitelik taşıyan yönetim anlayışlarının, yerel dinamiklerle bir araya geldiğinde nasıl bir uygulama politikasına d.nüştüğünü
Türkiye özelinde incelemektir. Burada uluslararası nitelik taşıyan yönetim anlayışlarından biri olarak “alan yönetimi”, ülkemizdeki yansımaları olarak ise
“Alan Başkanlığı” uygulamaları ifade edilmektedir. Alan Başkanlıkları, Türk idare teşkilatı açısından yeni bir kurumsal yapıyı ifade eden hizmet yerinden yönetim kuruluşlarıdır.
Kitap, özellikle kamu yönetimi literatüründe yeni bir yönetim modeli olarak “alan yönetimi” anlayışını ifade etmesi, idare teşkilat yapılanması anlamında “Alan Başkanlığı” modelini inceleyen ilk örneklerden birini oluşturması ve Alan Başkanlığı uygulamalarının somut kültürel mirası koruma politikalarındaki etkinlikleri, avantajları ve dezavantajlarını ortaya çıkarması bakımından önem taşımaktadır.
Kültürel mirasın korunması farklı disiplinler tarafından araştırma alanı haline gelen bir konudur. Her ne kadar başlangıçta yerel ölçekli dinamikleri ifade ettiği düşünülse de, uluslararası öneme sahip olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Küreselleşme ile birlikte insanlığın ortak tarihini anlatan tüm miras çıktıları gelecek kuşaklara aktarılmak istenmiş ve böylelikle “koruma” anlayışının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Koruma anlayışında ise temel problem “neyin, neden ve nasıl korunacağı” olmaktadır. Ülkeler nezdinde yerel kurumların yanı sıra küresel ölçekli kuruluşlar, koruma ilkeleri ve planları doğrultusunda faaliyetler sürdürmektedir. Küresel ölçekli kuruluşların başında ise UNESCO gelmektedir. UNESCO belirlediği evrensel ilkeler doğrultusunda, sözleşmeye taraf üye devletler için bir çatı kuruluş olma özelliği sağlamaktadır. Türkiye ise en başından beri üye devletler arasında alan ülkelerden biri olarak hem yerel mevzuatları hem de UNESCO’nun belirlediği esaslar doğrultusunda koruma faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bu kitabın amacı uluslararası nitelik taşıyan yönetim anlayışlarının, yerel dinamiklerle bir araya geldiğinde nasıl bir uygulama politikasına d.nüştüğünü
Türkiye özelinde incelemektir. Burada uluslararası nitelik taşıyan yönetim anlayışlarından biri olarak “alan yönetimi”, ülkemizdeki yansımaları olarak ise
“Alan Başkanlığı” uygulamaları ifade edilmektedir. Alan Başkanlıkları, Türk idare teşkilatı açısından yeni bir kurumsal yapıyı ifade eden hizmet yerinden yönetim kuruluşlarıdır.
Kitap, özellikle kamu yönetimi literatüründe yeni bir yönetim modeli olarak “alan yönetimi” anlayışını ifade etmesi, idare teşkilat yapılanması anlamında “Alan Başkanlığı” modelini inceleyen ilk örneklerden birini oluşturması ve Alan Başkanlığı uygulamalarının somut kültürel mirası koruma politikalarındaki etkinlikleri, avantajları ve dezavantajlarını ortaya çıkarması bakımından önem taşımaktadır.