Türkiye'de Özel Okullar Serüveni: Türkiye olarak adlandırdığımız coğrafya üç kıtanın ortasında yer almaktadır. Uzun yıllar egemenlik mücadelelerinin yoğun olarak yaşandığı bu bölgede Bizans imparatorluğu sonrasında Osmanlı Devleti bu toprakların yönetimini ele geçirmiştir. Uzun süre hâkimiyeti elinde bulun-duran Osmanlı Devleti'nin egemenlik sınırları içinde çeşitli halklar özgürce yaşamışlardır. Bu süreçte kendi dil ve dinlerine yönelik özel öğ-retim kurumları da açmışlardır. Ayrıca yabancı devletler politik ilişkiler çerçevesinde kendi amaçlarına yönelik okulları bu topraklarda faaliyete geçirmişlerdir. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti'nin hoşgörü politikası ve yasal düzenlemeleri ile açılmasına izin verilen özel okulların sayısı hızla artmıştır. Bu okulların yanında Müslüman Türklerin okulları da kurulmaya ve faaliyet göstermeye başlamış-tır. Osmanlı Devleti'nin son döneminde farklı türde okulların bulunması öğretim birliğinin sağlanmasına imkan vermemiştir. Nitekim yabancı ve gayrimüslimlere ait okullar devletin yıkılmasında bizzat faaliyetlerde bulunmuşlardır.
Cumhuriyetin ilanı sonrası özel okullara yönelik yeni düzenlemeler getirilmiştir. Öğretim birliği kapsamında direnç gösteren bazı özel öğretim kurumlarının denetimi sağlanmıştır. Milli bir eğitim sistemi esasına dayanan yeni politikayla bu okulların kontrolü sağlandıktan sonra azınlık okulları ve yabancı okulların sayısı giderek azalmıştır. Türklerin kurduğu özel okullar ise 2000'li yıllara kadar düşük seviyede seyir izlemiş ama 2010 yılından sonra devletin sağlamış olduğu teşviklerle yüksek sayılara ulaşmıştır. Türkiye'de günümüzdeki okulların %20,1'i özel öğretim kurumu olup öğrencilerin %8,8'i bu kurumlarda eğitim almaktadır. Bununla birlikte özel yükseköğretim kurumlarının sayısı devlet üniversitelerinin sayısından %50 fazladır. Eğitim kalitesinin artırılması amacıyla izlenen politika neticesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin temel eğitim kurumlarından olan özel okulların uzun yıllar gündemde olacağı da ön görülmektedir.
Türkiye'de Özel Okullar Serüveni: Türkiye olarak adlandırdığımız coğrafya üç kıtanın ortasında yer almaktadır. Uzun yıllar egemenlik mücadelelerinin yoğun olarak yaşandığı bu bölgede Bizans imparatorluğu sonrasında Osmanlı Devleti bu toprakların yönetimini ele geçirmiştir. Uzun süre hâkimiyeti elinde bulun-duran Osmanlı Devleti'nin egemenlik sınırları içinde çeşitli halklar özgürce yaşamışlardır. Bu süreçte kendi dil ve dinlerine yönelik özel öğ-retim kurumları da açmışlardır. Ayrıca yabancı devletler politik ilişkiler çerçevesinde kendi amaçlarına yönelik okulları bu topraklarda faaliyete geçirmişlerdir. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti'nin hoşgörü politikası ve yasal düzenlemeleri ile açılmasına izin verilen özel okulların sayısı hızla artmıştır. Bu okulların yanında Müslüman Türklerin okulları da kurulmaya ve faaliyet göstermeye başlamış-tır. Osmanlı Devleti'nin son döneminde farklı türde okulların bulunması öğretim birliğinin sağlanmasına imkan vermemiştir. Nitekim yabancı ve gayrimüslimlere ait okullar devletin yıkılmasında bizzat faaliyetlerde bulunmuşlardır.
Cumhuriyetin ilanı sonrası özel okullara yönelik yeni düzenlemeler getirilmiştir. Öğretim birliği kapsamında direnç gösteren bazı özel öğretim kurumlarının denetimi sağlanmıştır. Milli bir eğitim sistemi esasına dayanan yeni politikayla bu okulların kontrolü sağlandıktan sonra azınlık okulları ve yabancı okulların sayısı giderek azalmıştır. Türklerin kurduğu özel okullar ise 2000'li yıllara kadar düşük seviyede seyir izlemiş ama 2010 yılından sonra devletin sağlamış olduğu teşviklerle yüksek sayılara ulaşmıştır. Türkiye'de günümüzdeki okulların %20,1'i özel öğretim kurumu olup öğrencilerin %8,8'i bu kurumlarda eğitim almaktadır. Bununla birlikte özel yükseköğretim kurumlarının sayısı devlet üniversitelerinin sayısından %50 fazladır. Eğitim kalitesinin artırılması amacıyla izlenen politika neticesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin temel eğitim kurumlarından olan özel okulların uzun yıllar gündemde olacağı da ön görülmektedir.