Yakın bir tarihin konu edildiği çalışmalarda belgelerin yanı sıra bu tarihin canlı tanıklarının da veri toplama sürecine dâhil edilmesi konunun daha etraflı bir şekilde anlaşılması ve daha güvenilir sonuçların elde edilmesi için önem arz etmektedir. Literatürde sözlü tarih ismiyle yer alan bu araştırma metodolojisinin tarihi konu edinen farklı bilimsel disiplinler için kullanımının giderek yaygınlaştığını gözlemleyebilmek mümkündür. Cumhuriyet tarihi ve Türkiye’deki din eğitiminin seyri özelinde düşünüldüğünde günümüz itibariyle bir asırlık süreci geride bırakan bir tecrübenin belgeler, resmî kararlar, uygulamalar ve akademik çalışmalarının yanı sıra bizatihi tecrübeleri ile henüz hayatta bulunan tanıklarının da mevcut olduğu görülmektedir. Dolayısıyla din eğitimi tarihi araştırmalarında, özellikle Cumhuriyet dönemi din eğitimi tecrübesine ilişkin satır arası diye nitelendirilebilecek verileri elde etmek, başka bir bakış açısıyla Cumhuriyet dönemi din eğitiminin detaylarına vakıf olabilmek amacıyla sözlü tarih yöntemi ile veri elde edip sürece odaklanmanın önem arz ettiği söylenebilir. Bu çalışmanın amacı dönemi tecrübe eden tanıkların bakış açısıyla Türkiye’de 1950’lerden 1970’lere kadar yaygın din eğitimi faaliyetlerinin nasıl sürdürüldüğünü incelemek ve ortaya koymaktır. Çalışma nitel araştırmaya bağlı olarak yürütülen bir sözlü tarih çalışmasıdır. Çalışmanın verileri maksimum ve ölçüt örnekleme tekniklerine uygun olarak Türkiye’nin farklı coğrafyalarından dönemi tecrübe etmiş 14 kişiden toplanmıştır. Elde edilen veriler önce kodlanmış daha sonra bu kodlardan temalar üretilmiştir. Temalar bağlamında dönemin yaygın din eğitimi ile ilgili gelişmeleri cami içi (din görevliliği, vaazlar, hutbeler, dinî gün ve geceler) ve cami dışı (Kur’an kursları, dinî yayıncılık) yaygın din eğitimi olmak üzere iki bölüm halinde ele alınmıştır. Ulaşılan sonuçlara göre dönemin yaygın din eğitimi önemli ölçüde 1950 öncesi süreçlerin tecrübelerinden beslenerek ilerlemiştir. Bununla birlikte anlatılarda ortaya çıkan durumun her zaman resmî süreçlerle örtüşmediği de tespit edilmiştir. Zira yaygın din eğitiminin Kur’an kursları gibi kimi uygulamalarında resmî olarak çizilen çerçeveye bağlı kalınmaya gayret edilmekle birlikte dinî eğitim noktasında daha fazlasının yerine getirildiği de bir vakıa olarak bu çalışmada ortaya çıkmıştır.
Yakın bir tarihin konu edildiği çalışmalarda belgelerin yanı sıra bu tarihin canlı tanıklarının da veri toplama sürecine dâhil edilmesi konunun daha etraflı bir şekilde anlaşılması ve daha güvenilir sonuçların elde edilmesi için önem arz etmektedir. Literatürde sözlü tarih ismiyle yer alan bu araştırma metodolojisinin tarihi konu edinen farklı bilimsel disiplinler için kullanımının giderek yaygınlaştığını gözlemleyebilmek mümkündür. Cumhuriyet tarihi ve Türkiye’deki din eğitiminin seyri özelinde düşünüldüğünde günümüz itibariyle bir asırlık süreci geride bırakan bir tecrübenin belgeler, resmî kararlar, uygulamalar ve akademik çalışmalarının yanı sıra bizatihi tecrübeleri ile henüz hayatta bulunan tanıklarının da mevcut olduğu görülmektedir. Dolayısıyla din eğitimi tarihi araştırmalarında, özellikle Cumhuriyet dönemi din eğitimi tecrübesine ilişkin satır arası diye nitelendirilebilecek verileri elde etmek, başka bir bakış açısıyla Cumhuriyet dönemi din eğitiminin detaylarına vakıf olabilmek amacıyla sözlü tarih yöntemi ile veri elde edip sürece odaklanmanın önem arz ettiği söylenebilir. Bu çalışmanın amacı dönemi tecrübe eden tanıkların bakış açısıyla Türkiye’de 1950’lerden 1970’lere kadar yaygın din eğitimi faaliyetlerinin nasıl sürdürüldüğünü incelemek ve ortaya koymaktır. Çalışma nitel araştırmaya bağlı olarak yürütülen bir sözlü tarih çalışmasıdır. Çalışmanın verileri maksimum ve ölçüt örnekleme tekniklerine uygun olarak Türkiye’nin farklı coğrafyalarından dönemi tecrübe etmiş 14 kişiden toplanmıştır. Elde edilen veriler önce kodlanmış daha sonra bu kodlardan temalar üretilmiştir. Temalar bağlamında dönemin yaygın din eğitimi ile ilgili gelişmeleri cami içi (din görevliliği, vaazlar, hutbeler, dinî gün ve geceler) ve cami dışı (Kur’an kursları, dinî yayıncılık) yaygın din eğitimi olmak üzere iki bölüm halinde ele alınmıştır. Ulaşılan sonuçlara göre dönemin yaygın din eğitimi önemli ölçüde 1950 öncesi süreçlerin tecrübelerinden beslenerek ilerlemiştir. Bununla birlikte anlatılarda ortaya çıkan durumun her zaman resmî süreçlerle örtüşmediği de tespit edilmiştir. Zira yaygın din eğitiminin Kur’an kursları gibi kimi uygulamalarında resmî olarak çizilen çerçeveye bağlı kalınmaya gayret edilmekle birlikte dinî eğitim noktasında daha fazlasının yerine getirildiği de bir vakıa olarak bu çalışmada ortaya çıkmıştır.