Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar Sosyal Bilimleri İnsan Olmayanlara Açmak

Stok Kodu:
9786052602188
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
208
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%20 indirimli
200,00TL
160,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 19,56TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786052602188
847575
Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar
Türkiye’nin Yakın Tarihinde Hayvanlar Sosyal Bilimleri İnsan Olmayanlara Açmak
160.00

Bu kitap, "biz kimiz" sorusuna alışılmamış bir cevap veriyor. Hayvan-insan ilişkileri üzerinden toplum bilimlerindeki kimi kavramları (millet, aile, adalet, eşitlik, kalkınma…) tartışmaya açarken Türkiye yakın tarihinin çeşitli fasıllarını da başka bir gözle yeniden mercek altına alıyor. Başıboş köpekler, yurt dışından getirilen inekler, orman zararlısı ilan edilen keçiler, zehir soluyan solucanlar, çalışmayı reddeden arılar, asker edilen hayvanlar gibi farklı temalar ve failler üzerinden mekânsal ilişkilere, Türkiye siyasetine, ekolojiye odaklanıyor. Her bir hayvan hikâyesi bize yaşadığımız dünyanın başka bir yüzünü gösteriyor. Aklımı kurcalayıp duruyor: Bu beden benim mi? Vücudumdaki bakterilerin ve virüslerin DNA'sı benim “insan” DNA'larımdan daha fazla. Kuru ağırlığımın %10'u bakteri. Bağışıklık sistemim, sindirimim onlara emanet. Bu beden benim mi? Anneler başka bir insana can veriyor. Bir süre ortak bir yaşam devam ettiriyorlar. Hangisi kimin bedeni? Bir sürü organizma, bana ait zannettiğim sınırların içinde buluşuyor, birbiriyle savaşıyor, çoğalıyor, birleşiyor, büyüyor, yardımlaşıyor; beni (artık her neysem) hayatta tutuyor yahut öldürüyor. Hasbelkader biraraya gelmişiz işte. İstediğim sınırı çekeyim; havada uçan, delikten geçen, camdan süzülen bir sürü canlı ile ister istemez haşır neşir oluyorum. Mutfağımda bir karınca yuvası var. Bu ev benim mi?

Bu kitap, "biz kimiz" sorusuna alışılmamış bir cevap veriyor. Hayvan-insan ilişkileri üzerinden toplum bilimlerindeki kimi kavramları (millet, aile, adalet, eşitlik, kalkınma…) tartışmaya açarken Türkiye yakın tarihinin çeşitli fasıllarını da başka bir gözle yeniden mercek altına alıyor. Başıboş köpekler, yurt dışından getirilen inekler, orman zararlısı ilan edilen keçiler, zehir soluyan solucanlar, çalışmayı reddeden arılar, asker edilen hayvanlar gibi farklı temalar ve failler üzerinden mekânsal ilişkilere, Türkiye siyasetine, ekolojiye odaklanıyor. Her bir hayvan hikâyesi bize yaşadığımız dünyanın başka bir yüzünü gösteriyor. Aklımı kurcalayıp duruyor: Bu beden benim mi? Vücudumdaki bakterilerin ve virüslerin DNA'sı benim “insan” DNA'larımdan daha fazla. Kuru ağırlığımın %10'u bakteri. Bağışıklık sistemim, sindirimim onlara emanet. Bu beden benim mi? Anneler başka bir insana can veriyor. Bir süre ortak bir yaşam devam ettiriyorlar. Hangisi kimin bedeni? Bir sürü organizma, bana ait zannettiğim sınırların içinde buluşuyor, birbiriyle savaşıyor, çoğalıyor, birleşiyor, büyüyor, yardımlaşıyor; beni (artık her neysem) hayatta tutuyor yahut öldürüyor. Hasbelkader biraraya gelmişiz işte. İstediğim sınırı çekeyim; havada uçan, delikten geçen, camdan süzülen bir sürü canlı ile ister istemez haşır neşir oluyorum. Mutfağımda bir karınca yuvası var. Bu ev benim mi?

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat