Bu kitap, Türkiye refah rejiminin kadın işgücü arzı üzerinde etkili olduğu ve kadınların geleneksel rollerini yeniden ürettiği savını ileri sürmektedir. Çalışmanın hipotezleri; nicel araştırma yöntemi ile TÜİK'in Hanehalkı İşgücü Araştırması, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması ve Hanehalkı Bütçe Araştırması mikro veri setleri kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma kapsamında ele alınan refah rejimi göstergeleri; Türkiye'de kadınların sosyal güvenceli istihdama erişim düzeyleri ve sosyal güvenlik uygulamalarının kadın işgücü arzı üzerindeki etkileri olmak üzere iki kategoride incelenmiştir. Sosyal güvenceli istihdam; hem işgücü piyasasında nitelikli işlerin temel göstergesi olması, hem de bireylere kendi çalışmaları üzerinden sosyal güvence sunması dolayısıyla kadınların bir erkeğe bağımlı olmadan kendini gerçekleştirme ve özgürleşme adımlarındaki önemli bir basamağı oluşturmaktadır. Sosyal güvenceli istihdama erişim üzerinde en büyük etkiyi eğitim düzeyi oluşturuyorken, Türkiye'de yüksek eğitimli kadınların önemli bir kısmının dahi işgücüne dâhil ol(a)maması, kadınları “ev kadını” olarak konumlandıran refah rejimi ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi uygulamalarından; “cömert” dul-yetim aylıkları ile bağımlı konumda sağlık sigortalısı olma uygulaması kadınları işgücü piyasasından uzaklaştırma potansiyeline sahiptir. Türkiye refah rejiminin inşasında, kadınların işgücüne katılım oranında artış trendinin gerçekleşebilmesi için geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini kıracak güçlü sosyal politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu kitap, Türkiye refah rejiminin kadın işgücü arzı üzerinde etkili olduğu ve kadınların geleneksel rollerini yeniden ürettiği savını ileri sürmektedir. Çalışmanın hipotezleri; nicel araştırma yöntemi ile TÜİK'in Hanehalkı İşgücü Araştırması, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması ve Hanehalkı Bütçe Araştırması mikro veri setleri kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma kapsamında ele alınan refah rejimi göstergeleri; Türkiye'de kadınların sosyal güvenceli istihdama erişim düzeyleri ve sosyal güvenlik uygulamalarının kadın işgücü arzı üzerindeki etkileri olmak üzere iki kategoride incelenmiştir. Sosyal güvenceli istihdam; hem işgücü piyasasında nitelikli işlerin temel göstergesi olması, hem de bireylere kendi çalışmaları üzerinden sosyal güvence sunması dolayısıyla kadınların bir erkeğe bağımlı olmadan kendini gerçekleştirme ve özgürleşme adımlarındaki önemli bir basamağı oluşturmaktadır. Sosyal güvenceli istihdama erişim üzerinde en büyük etkiyi eğitim düzeyi oluşturuyorken, Türkiye'de yüksek eğitimli kadınların önemli bir kısmının dahi işgücüne dâhil ol(a)maması, kadınları “ev kadını” olarak konumlandıran refah rejimi ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi uygulamalarından; “cömert” dul-yetim aylıkları ile bağımlı konumda sağlık sigortalısı olma uygulaması kadınları işgücü piyasasından uzaklaştırma potansiyeline sahiptir. Türkiye refah rejiminin inşasında, kadınların işgücüne katılım oranında artış trendinin gerçekleşebilmesi için geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini kıracak güçlü sosyal politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.