Radyo, 20. yüzyılın siyasi, toplumsal ve kültürel hayatına adeta damgasını vurmuştur. Buna rağmen günümüzde neredeyse unutulmaya yüz tutmaktadır. Oysa radyonun gelişim sürecinde yaşananlar ve insanların gündelik deneyimleri içerisinde radyo tekniğiyle kurulan ilişkiler günümüz medya ortamını anlamlandırmak açısından da temel bir öneme sahiptir. Bu açıdan radyo tarihini hatırlamak ve anlamlandırmak özel bir önem taşımaktadır. Kitap, böyle bir hatırlama ve anlamlandırma çabasına dayanmaktadır.
Kitap, Türkiye'de amatör radyoculuk talepleri ve faaliyetleri çerçevesinde radyo tekniğiyle toplum arasında kurulan hâkim ilişkilerin ötesine uzanan bir tarihe odaklanmaktadır. Bu kapsamda radyoculuğun ilk yıllarından özel radyoların kurulduğu 1990'lı yıllara kadar olan uzun tarihsel süreçte –radyo yayıncılığı alanında yaşanan gelişmeler ve köklü dönüşümleri de dikkate alarak– amatör radyoculuğun gelişimini incelemektedir.
Bu inceleme, radyonun toplumla tek yönlü bir ilişki içinde konumlandırılan bir teknoloji olmanın çok ötesinde potansiyellere sahip olduğunu görmemize yardım etmektedir. Böylece kitabın, daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulan Türkiye radyo tarihi çalışmalarına bir katkı yapmayı amaçlar. Kitap, radyo tekniği ve yayıncılığına, daha temelde ise radyonun toplumsal tarihine ilgi duyan akademisyen ve öğrencilere hitap etmektedir. Bunun yanı sıra, gündelik deneyimleri içerisinde radyonun tuttuğu yeri önemseyen okuyucu kitlesinin de ilgisini çekecek bir kaynak niteliğindedir.
Radyo, 20. yüzyılın siyasi, toplumsal ve kültürel hayatına adeta damgasını vurmuştur. Buna rağmen günümüzde neredeyse unutulmaya yüz tutmaktadır. Oysa radyonun gelişim sürecinde yaşananlar ve insanların gündelik deneyimleri içerisinde radyo tekniğiyle kurulan ilişkiler günümüz medya ortamını anlamlandırmak açısından da temel bir öneme sahiptir. Bu açıdan radyo tarihini hatırlamak ve anlamlandırmak özel bir önem taşımaktadır. Kitap, böyle bir hatırlama ve anlamlandırma çabasına dayanmaktadır.
Kitap, Türkiye'de amatör radyoculuk talepleri ve faaliyetleri çerçevesinde radyo tekniğiyle toplum arasında kurulan hâkim ilişkilerin ötesine uzanan bir tarihe odaklanmaktadır. Bu kapsamda radyoculuğun ilk yıllarından özel radyoların kurulduğu 1990'lı yıllara kadar olan uzun tarihsel süreçte –radyo yayıncılığı alanında yaşanan gelişmeler ve köklü dönüşümleri de dikkate alarak– amatör radyoculuğun gelişimini incelemektedir.
Bu inceleme, radyonun toplumla tek yönlü bir ilişki içinde konumlandırılan bir teknoloji olmanın çok ötesinde potansiyellere sahip olduğunu görmemize yardım etmektedir. Böylece kitabın, daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulan Türkiye radyo tarihi çalışmalarına bir katkı yapmayı amaçlar. Kitap, radyo tekniği ve yayıncılığına, daha temelde ise radyonun toplumsal tarihine ilgi duyan akademisyen ve öğrencilere hitap etmektedir. Bunun yanı sıra, gündelik deneyimleri içerisinde radyonun tuttuğu yeri önemseyen okuyucu kitlesinin de ilgisini çekecek bir kaynak niteliğindedir.