Altyapı hizmetleri ekonomik kalkınmanın, işgücünün ve sosyal refahın artmasına çeşitli kanallardan katkı sağlamaktadır. Bir taraftan nüfusun giderek artması, diğer taraftan da mevcut tesislerin yenilenmesi ihtiyacı nedeniyle, dünya genelinde ve Türkiye özelinde altyapı yatırımlarının finansmanına giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye'de şehir hastaneleri, havalimanları, karayolları, köprüler ve yat limanları gibi altyapı hizmetlerinin sağlanmasında sıklıkla Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) yöntemine başvurulmaktadır.
Bu çalışma altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde son yıllarda öne çıkan KÖİ yöntemini teori, ululsararası gelişmeler ve uygulama açısından Türkiye örneğinde ele almaktadır.
Bir görüşe göre ''KÖİ elin taşıyla elin kuşunu vurma yöntemidir.'' Diğerleri de ''KÖİ projelerinin vergi mükellefleri ve hizmet kullanıcıları üzerine yıllarca sürecek bir borç yükleyeceğini'' ileri sürmektedir.
Bu iki uç görüşün doğruluğunun test edilebilmesi, uzun üsreli ve karmaşık KÖİ sözleşmelerinin şeffaf ve hesap verebilir bir ortamda önerilmesi, geliştirilmesi, uygulanması ve denetlenmesi gerekmektedir.
Bu noktada, elinizdeki çalışma okurlarını KÖİ - proje döngüsü yönetimi- sürecini anlamasına ve değerlendirmesine yardımcı olacaktır.
Çalışmada yer alan değerlendirmeler ve bu değerlendirmelere konu veriler ve kaynaklar çerçevesinde okurlar en azından sorular hakkında kendi cevaplarını üretebileceklerdir.
Özel sektörün katılımıyla gerçekleştirilen KÖİ projeleri, neden ve nasıl geleneksel tedarikten daha etkin bir performans sergileyecektir. Bu projelerden kaynaklanan riskler hangi yöntemlerle belirlenecek ve proje paydaşları arasında optimal biçimde nasıl dağıtılacaktır? Kamu kurumlarının üstlendiği yükümlülükler ne biçimde hesaplanacak ve hangi kanallardan raporlanacaktır?
Altyapı hizmetleri ekonomik kalkınmanın, işgücünün ve sosyal refahın artmasına çeşitli kanallardan katkı sağlamaktadır. Bir taraftan nüfusun giderek artması, diğer taraftan da mevcut tesislerin yenilenmesi ihtiyacı nedeniyle, dünya genelinde ve Türkiye özelinde altyapı yatırımlarının finansmanına giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye'de şehir hastaneleri, havalimanları, karayolları, köprüler ve yat limanları gibi altyapı hizmetlerinin sağlanmasında sıklıkla Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) yöntemine başvurulmaktadır.
Bu çalışma altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde son yıllarda öne çıkan KÖİ yöntemini teori, ululsararası gelişmeler ve uygulama açısından Türkiye örneğinde ele almaktadır.
Bir görüşe göre ''KÖİ elin taşıyla elin kuşunu vurma yöntemidir.'' Diğerleri de ''KÖİ projelerinin vergi mükellefleri ve hizmet kullanıcıları üzerine yıllarca sürecek bir borç yükleyeceğini'' ileri sürmektedir.
Bu iki uç görüşün doğruluğunun test edilebilmesi, uzun üsreli ve karmaşık KÖİ sözleşmelerinin şeffaf ve hesap verebilir bir ortamda önerilmesi, geliştirilmesi, uygulanması ve denetlenmesi gerekmektedir.
Bu noktada, elinizdeki çalışma okurlarını KÖİ - proje döngüsü yönetimi- sürecini anlamasına ve değerlendirmesine yardımcı olacaktır.
Çalışmada yer alan değerlendirmeler ve bu değerlendirmelere konu veriler ve kaynaklar çerçevesinde okurlar en azından sorular hakkında kendi cevaplarını üretebileceklerdir.
Özel sektörün katılımıyla gerçekleştirilen KÖİ projeleri, neden ve nasıl geleneksel tedarikten daha etkin bir performans sergileyecektir. Bu projelerden kaynaklanan riskler hangi yöntemlerle belirlenecek ve proje paydaşları arasında optimal biçimde nasıl dağıtılacaktır? Kamu kurumlarının üstlendiği yükümlülükler ne biçimde hesaplanacak ve hangi kanallardan raporlanacaktır?