Bu kitap, sosyolojinin bir disiplin olarak kurumsallaşmasından evvel Türkiye’de sosyolojik bilgi üretimini siyaset ve düşünce çevreleri ilişkisi bağlamında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de sosyolojik düşüncenin doğduğu bu evrede temel hedefi “memleketi kurtarmak” olan farklı sosyolojik perspektiflere sahip kimi farklı düşünce çevreleri ortaya çıkmıştır. Bu düşünce çevreleri, dönemin başat siyasi aktörü İttihat ve Terakki’nin etkileriyle biçimlenen siyasal ve düşünsel alanda mücadele içinde sosyolojinin gelişim çizgisini belirlemiştir.
Düşünce çevreleri ve öne çıkan isimler dönemin iktidarı İttihat ve Terakki Cemiyeti ile kurdukları ilişkiler bağlamında alanda konumlanmış olmakla birlikte, ilişki ağları göründüğünden daha karmaşıktır. Kitap; dört tarihsel aralıkta ve dört coğrafi merkezde bu ilişkilerin izini sürerek hem dönemin siyasi ve toplumsal arka planı diyebileceğimiz makro düzlemi hem de düşünce çevreleri ve aktörler arasındaki iş birliği, çatışma, uyum, örgütlenme gibi kişisel ilişkileri kapsayan mikro düzlemi birlikte ele almış; böylelikle Türkiye’de sosyolojik düşüncenin ortaya çıkışını farklı boyutlarıyla ortaya koymayı hedeflemiştir.
Bu kitap, sosyolojinin bir disiplin olarak kurumsallaşmasından evvel Türkiye’de sosyolojik bilgi üretimini siyaset ve düşünce çevreleri ilişkisi bağlamında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de sosyolojik düşüncenin doğduğu bu evrede temel hedefi “memleketi kurtarmak” olan farklı sosyolojik perspektiflere sahip kimi farklı düşünce çevreleri ortaya çıkmıştır. Bu düşünce çevreleri, dönemin başat siyasi aktörü İttihat ve Terakki’nin etkileriyle biçimlenen siyasal ve düşünsel alanda mücadele içinde sosyolojinin gelişim çizgisini belirlemiştir.
Düşünce çevreleri ve öne çıkan isimler dönemin iktidarı İttihat ve Terakki Cemiyeti ile kurdukları ilişkiler bağlamında alanda konumlanmış olmakla birlikte, ilişki ağları göründüğünden daha karmaşıktır. Kitap; dört tarihsel aralıkta ve dört coğrafi merkezde bu ilişkilerin izini sürerek hem dönemin siyasi ve toplumsal arka planı diyebileceğimiz makro düzlemi hem de düşünce çevreleri ve aktörler arasındaki iş birliği, çatışma, uyum, örgütlenme gibi kişisel ilişkileri kapsayan mikro düzlemi birlikte ele almış; böylelikle Türkiye’de sosyolojik düşüncenin ortaya çıkışını farklı boyutlarıyla ortaya koymayı hedeflemiştir.