Türkiye, tarihi boyunca çok çeşitli göç hareketleri ile karşılaşmış ancak bunların hiç biri 2011 yılında başlayan Suriye kaynaklı zorunlu göç hareketleri kadar Türk göç politikasını etkilememiştir. Aralık 2020 itibarıyla 4 milyonu aştığı düşünülen Türkiye’deki toplam mülteci sayısının 3,6 milyonunu Suriyeliler oluşturmaktadır. 2018 yılı sonunda bunların %96’sı kentlerde yaşarken bu oran 2020 yılı sonunda %98,3’e kadar yükselmiştir. Bu durum belediyeleri göç yönetiminin en önemli aktörleri haline getirmiştir, ancak Türkiye’deki literatür incelendiğinde bu konuda yeterli sayıda teorik ve uygulamalı çalışmanın bulunmadığı görülmektedir. Bu tespite binaen son yıllarda Türkiye’nin en önemli konularından biri haline gelen göç ve belediyelerin süreçteki rolüne ilişkin bilgi eksikliğini gidermek için bir çalışmaya gereksinim duyulmuştur. Bu kapsamda 2018-2019 yıllarında gerçekleştirilen bu çalışma, Suriyeli göçünün belediyeler üzerindeki etkisini ve belediyelerin sürece ilişkin konumunu tespit etmeye yönelik teorik ve ampirik bir çalışmadır.
Çalışmanın amacı Suriyeli göçü ile birlikte Türkiye’nin değişen göç politikası ekseninde göç yönetiminin en önemli aktörlerinden biri haline gelen belediyelerin süreç yönetimindeki konumunu ve rolünü tespit etmektir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (GİGM) 2018 sonu verilerine göre 2019 başında gerçekleştirilen araştırmanın örneklemini, İstanbul’daki 6 ilçe belediyesi oluşturmaktadır. Araştırmanın İstanbul’da gerçekleştirilmesinin sebebi, İstanbul’un çoğunluğu Suriyeli olmak üzere Türkiye’nin en fazla mülteci barındıran kenti olmasıdır. Çalışma kapsamında göç ile ilgili kavramsal ve kuramsal çerçeve çizildikten sonra Türkiye’nin göç tarihine ve göç yönetimine değinilerek 2011 yılında başlayan ve kısa süre içinde Türkiye’yi dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi haline getiren Suriyeli göçü ayrıntılı olarak incelenmiştir. Çalışmanın teorik incelemesi sonrasında nitel araştırma yöntemi kullanılarak belediyelerin Suriyelilere yönelik çalışmaları incelenmiştir. Yapılan görüşmeler neticesinde mevzuattaki tüm belirsizliğe ve imkânsızlığa rağmen belediyeler tarafından Suriyelilere yönelik örnek çalışmalar gerçekleştirildiği ancak sürece yönelik bütüncül ve sürdürülebilir bir göç politikasının bulunmadığı görülmüştür. Ancak bu belirsizliğin ve politika eksikliğinin orta ve uzun vadede Türkiye’ye maliyetinin oldukça büyük olması ve göç konusunun Türkiye’nin en önemli konularından biri haline gelmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle yerel göç politikalarının oluşumuna yönelik çeşitli öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.
Araştırmanın üzerinden geçen iki yıla rağmen bu alanda yeterli düzeyde çalışmanın yapılmadığı, belediyelerin göç yönetiminin önemli bir aktörü olarak kabul edilmediği, geçicilikten kalıcılığa evrilmiş olmasına karşın Suriyeli göçüne yönelik orta ve uzun vadeli politika eksikliğinin giderilemediği hali hazırda görülmüştür. Bu tespite ve çalışmanın okuyucularından gelen tavsiyelere istinaden 2018 yılı verileri dikkate alınarak 2019 yılı başında gerçekleştirilen çalışmanın kitaba dönüştürülmesine karar verilmiştir. Çalışmanın içeriği ve bütünselliği bozulmadan kitapta en güncel veriler de paylaşılmıştır. Orta ve uzun vadede Türkiye gündemini en fazla meşgul edecek birkaç konudan birini içeren bu kitabın, gelecekte yapılacak araştırmalara ve mevzuat değişikliklerine ışık tutabileceği düşünülmektedir.
Türkiye, tarihi boyunca çok çeşitli göç hareketleri ile karşılaşmış ancak bunların hiç biri 2011 yılında başlayan Suriye kaynaklı zorunlu göç hareketleri kadar Türk göç politikasını etkilememiştir. Aralık 2020 itibarıyla 4 milyonu aştığı düşünülen Türkiye’deki toplam mülteci sayısının 3,6 milyonunu Suriyeliler oluşturmaktadır. 2018 yılı sonunda bunların %96’sı kentlerde yaşarken bu oran 2020 yılı sonunda %98,3’e kadar yükselmiştir. Bu durum belediyeleri göç yönetiminin en önemli aktörleri haline getirmiştir, ancak Türkiye’deki literatür incelendiğinde bu konuda yeterli sayıda teorik ve uygulamalı çalışmanın bulunmadığı görülmektedir. Bu tespite binaen son yıllarda Türkiye’nin en önemli konularından biri haline gelen göç ve belediyelerin süreçteki rolüne ilişkin bilgi eksikliğini gidermek için bir çalışmaya gereksinim duyulmuştur. Bu kapsamda 2018-2019 yıllarında gerçekleştirilen bu çalışma, Suriyeli göçünün belediyeler üzerindeki etkisini ve belediyelerin sürece ilişkin konumunu tespit etmeye yönelik teorik ve ampirik bir çalışmadır.
Çalışmanın amacı Suriyeli göçü ile birlikte Türkiye’nin değişen göç politikası ekseninde göç yönetiminin en önemli aktörlerinden biri haline gelen belediyelerin süreç yönetimindeki konumunu ve rolünü tespit etmektir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (GİGM) 2018 sonu verilerine göre 2019 başında gerçekleştirilen araştırmanın örneklemini, İstanbul’daki 6 ilçe belediyesi oluşturmaktadır. Araştırmanın İstanbul’da gerçekleştirilmesinin sebebi, İstanbul’un çoğunluğu Suriyeli olmak üzere Türkiye’nin en fazla mülteci barındıran kenti olmasıdır. Çalışma kapsamında göç ile ilgili kavramsal ve kuramsal çerçeve çizildikten sonra Türkiye’nin göç tarihine ve göç yönetimine değinilerek 2011 yılında başlayan ve kısa süre içinde Türkiye’yi dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi haline getiren Suriyeli göçü ayrıntılı olarak incelenmiştir. Çalışmanın teorik incelemesi sonrasında nitel araştırma yöntemi kullanılarak belediyelerin Suriyelilere yönelik çalışmaları incelenmiştir. Yapılan görüşmeler neticesinde mevzuattaki tüm belirsizliğe ve imkânsızlığa rağmen belediyeler tarafından Suriyelilere yönelik örnek çalışmalar gerçekleştirildiği ancak sürece yönelik bütüncül ve sürdürülebilir bir göç politikasının bulunmadığı görülmüştür. Ancak bu belirsizliğin ve politika eksikliğinin orta ve uzun vadede Türkiye’ye maliyetinin oldukça büyük olması ve göç konusunun Türkiye’nin en önemli konularından biri haline gelmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle yerel göç politikalarının oluşumuna yönelik çeşitli öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.
Araştırmanın üzerinden geçen iki yıla rağmen bu alanda yeterli düzeyde çalışmanın yapılmadığı, belediyelerin göç yönetiminin önemli bir aktörü olarak kabul edilmediği, geçicilikten kalıcılığa evrilmiş olmasına karşın Suriyeli göçüne yönelik orta ve uzun vadeli politika eksikliğinin giderilemediği hali hazırda görülmüştür. Bu tespite ve çalışmanın okuyucularından gelen tavsiyelere istinaden 2018 yılı verileri dikkate alınarak 2019 yılı başında gerçekleştirilen çalışmanın kitaba dönüştürülmesine karar verilmiştir. Çalışmanın içeriği ve bütünselliği bozulmadan kitapta en güncel veriler de paylaşılmıştır. Orta ve uzun vadede Türkiye gündemini en fazla meşgul edecek birkaç konudan birini içeren bu kitabın, gelecekte yapılacak araştırmalara ve mevzuat değişikliklerine ışık tutabileceği düşünülmektedir.