Söğüt’te bir tepede yatan Dursun Fakih ile Bilecik’te kartal yuvası kayalıklardaki dergâhında uyuyan Şeyh Edebalı, bugün bile kilometrelerce öteden birbirleri ile haberleşmekte, Osmanlının doğduğu topraklara gözcülük etmeyi sürdürmektedirler. Devlet adamlarının hemen yanıbaşında bulunan ve onlara manevî destek veren, ancak her türlü gösterişten uzak yaşayan veliler, kozasını ören bir ipek böceği gibi asır asır bu toprakların kutsallığını ördüler. Biz toprağa bağlanmayı, toprağa saygı duymayı onlardan öğrendik. Toprakla ve onun çağrıştırdığı mukaddes duygularla bağımızın kopmaya yüz tuttuğu bu günlerde, bize tekrar bir uyanış şevki, sanırım her şehrin sokak başlarında sessizce nöbet beklemeyi sürdüren ve mülkü tapulayan bu kaynaklardan gelecektir
Söğüt’te bir tepede yatan Dursun Fakih ile Bilecik’te kartal yuvası kayalıklardaki dergâhında uyuyan Şeyh Edebalı, bugün bile kilometrelerce öteden birbirleri ile haberleşmekte, Osmanlının doğduğu topraklara gözcülük etmeyi sürdürmektedirler. Devlet adamlarının hemen yanıbaşında bulunan ve onlara manevî destek veren, ancak her türlü gösterişten uzak yaşayan veliler, kozasını ören bir ipek böceği gibi asır asır bu toprakların kutsallığını ördüler. Biz toprağa bağlanmayı, toprağa saygı duymayı onlardan öğrendik. Toprakla ve onun çağrıştırdığı mukaddes duygularla bağımızın kopmaya yüz tuttuğu bu günlerde, bize tekrar bir uyanış şevki, sanırım her şehrin sokak başlarında sessizce nöbet beklemeyi sürdüren ve mülkü tapulayan bu kaynaklardan gelecektir