Ebulgâzi Bahadır Han bu eseri kaleme alırken Reşideddin'in Camiü't Tevarih adlı eseri, Şerafeddin Yezdî'nin Zafername adlı eseri, Cengiz Han'ın kendisi, oğulları ve torunları hakkında yazılan on sekiz cilt kitaptan yararlandığını kendisi söylemektedir. Biz eserin dünya kütüphanelerindeki önemli nüshaların kopyasını aldık ve eser hakkında kapsamlı bir çalışma yaptık. Çalışmamızla eserin Türk tarihi açısından taşıdığı önemi okuyucularımız ile paylaşmak düşüncesindeyiz. Çalışmamız Giriş bölümü ve Türk'ün Soy Kütüğü bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Giriş bölümünde Ebulgâzi Bahadır Han'ın hayatı ve Türk'ün Soy Kütüğü (Şecere-i Türk) hakkında kısa bilgiler verilmiştir. Türk'ün Soy Kütüğü (Şecere-i Türk) bölümünde ise eserin Çağatay Türkçesi ile yazılmış metni Türkiye Türkçesine aktarılarak verilmiştir. Eserin metninin Çağatay Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarılmasının hiç de kolay bir iş olmadığını özellikle belirtmek gerekir. Zira yazarın bazı cümleleri düzgün kurmadığı ve ne demek istediği anlaşılmadığı görülmüştür. Bu durumda konunun akışına uygun hareket edilmiştir. Eserde Arapça, Farsça, Moğolca, Türkçe ve başka dillerde çok sayıda özel ad geçmektedir. Arap alfabesinin fonetik değerlerinin yabancı adları okumaya uygun olmadığı bilinmektedir. Bu durumda okunan isimlerin eserde yazılış biçimleri de parantez içinde verilmiştir.
Ebulgâzi Bahadır Han bu eseri kaleme alırken Reşideddin'in Camiü't Tevarih adlı eseri, Şerafeddin Yezdî'nin Zafername adlı eseri, Cengiz Han'ın kendisi, oğulları ve torunları hakkında yazılan on sekiz cilt kitaptan yararlandığını kendisi söylemektedir. Biz eserin dünya kütüphanelerindeki önemli nüshaların kopyasını aldık ve eser hakkında kapsamlı bir çalışma yaptık. Çalışmamızla eserin Türk tarihi açısından taşıdığı önemi okuyucularımız ile paylaşmak düşüncesindeyiz. Çalışmamız Giriş bölümü ve Türk'ün Soy Kütüğü bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Giriş bölümünde Ebulgâzi Bahadır Han'ın hayatı ve Türk'ün Soy Kütüğü (Şecere-i Türk) hakkında kısa bilgiler verilmiştir. Türk'ün Soy Kütüğü (Şecere-i Türk) bölümünde ise eserin Çağatay Türkçesi ile yazılmış metni Türkiye Türkçesine aktarılarak verilmiştir. Eserin metninin Çağatay Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarılmasının hiç de kolay bir iş olmadığını özellikle belirtmek gerekir. Zira yazarın bazı cümleleri düzgün kurmadığı ve ne demek istediği anlaşılmadığı görülmüştür. Bu durumda konunun akışına uygun hareket edilmiştir. Eserde Arapça, Farsça, Moğolca, Türkçe ve başka dillerde çok sayıda özel ad geçmektedir. Arap alfabesinin fonetik değerlerinin yabancı adları okumaya uygun olmadığı bilinmektedir. Bu durumda okunan isimlerin eserde yazılış biçimleri de parantez içinde verilmiştir.