Yaşlı bir köylünün üç oğlu varmış. Günün birinde köylü ölünce iki büyük oğlu hiçbir şeye aldırmamışlar, yalnız en küçüğü bütün gece ağlayarak babasının başucunda oturmuş. Sabaha karşı güneş doğarken bitkin bir halde uykuya dalmış.
İki büyük ağabeyi onu gözleri yaşlı bir halde uyuklarken görünce: “Böylesi daha iyi, o farkında olmadan babamızın mirasını paylaşırız.” demişler.
Onlar öyle duygusuz ve kalpsizlermiş ki, kardeşlerinin hakkını yemekten büyük bir sevinç duyuyorlarmış.
Büyük kardeşlerden biri eve ve tarlalara sahip çıkmış, öteki ise ahırları ve hayvanları üzerine almış. Küçük kardeşleri uyanınca iki büyük ağabey onunla alay etmişler ve: “Sen uyurken biz mirası paylaştık. Senin payına sadece uyku düştü,” demişler.
Yaşlı bir köylünün üç oğlu varmış. Günün birinde köylü ölünce iki büyük oğlu hiçbir şeye aldırmamışlar, yalnız en küçüğü bütün gece ağlayarak babasının başucunda oturmuş. Sabaha karşı güneş doğarken bitkin bir halde uykuya dalmış.
İki büyük ağabeyi onu gözleri yaşlı bir halde uyuklarken görünce: “Böylesi daha iyi, o farkında olmadan babamızın mirasını paylaşırız.” demişler.
Onlar öyle duygusuz ve kalpsizlermiş ki, kardeşlerinin hakkını yemekten büyük bir sevinç duyuyorlarmış.
Büyük kardeşlerden biri eve ve tarlalara sahip çıkmış, öteki ise ahırları ve hayvanları üzerine almış. Küçük kardeşleri uyanınca iki büyük ağabey onunla alay etmişler ve: “Sen uyurken biz mirası paylaştık. Senin payına sadece uyku düştü,” demişler.