Her gün ruhunda tonlarca hikâyeyi saklayan, binlerce insana sürtünüp geçeriz metronun merdivenlerinde, otobüs kuyruklarında, alışveriş merkezlerinde. Sosyal medyada, TV haberlerinde ‘ah vah’ ettiğimiz yahut kızdığımız o kişiyle aynı marketteydik belki bugün, kim bilir. Kendimizi öyle korunaklı bir fanusun içinde görürüz ki, yarın o kişinin biz olabileceği geçmez aklımızdan. Bizim öykülerimiz henüz konuşulacak kadar büyük değil. Hep çocuk kalacak sanırız. Oysa her şey saniyeler içinde değişebilir. Herkesin hikâyesi, palazlanacağı günü bekler aslında. Üç Kadın Bir İstanbul, geçmişlerini kambur misali sırtlayan üç farklı kadının hikâyelerine odaklanıyor; seneler sonra kardeşinin katiliyle karşılaşan bir doktor, tüm ülkeyi sarsan seri cinayetlerin baş şüphelisi haline gelen bir palyaço ve depremde yitirdiği ailesinin ardından yazma yeteneğini de kaybettiğine inanan bir yazar…
Her gün ruhunda tonlarca hikâyeyi saklayan, binlerce insana sürtünüp geçeriz metronun merdivenlerinde, otobüs kuyruklarında, alışveriş merkezlerinde. Sosyal medyada, TV haberlerinde ‘ah vah’ ettiğimiz yahut kızdığımız o kişiyle aynı marketteydik belki bugün, kim bilir. Kendimizi öyle korunaklı bir fanusun içinde görürüz ki, yarın o kişinin biz olabileceği geçmez aklımızdan. Bizim öykülerimiz henüz konuşulacak kadar büyük değil. Hep çocuk kalacak sanırız. Oysa her şey saniyeler içinde değişebilir. Herkesin hikâyesi, palazlanacağı günü bekler aslında. Üç Kadın Bir İstanbul, geçmişlerini kambur misali sırtlayan üç farklı kadının hikâyelerine odaklanıyor; seneler sonra kardeşinin katiliyle karşılaşan bir doktor, tüm ülkeyi sarsan seri cinayetlerin baş şüphelisi haline gelen bir palyaço ve depremde yitirdiği ailesinin ardından yazma yeteneğini de kaybettiğine inanan bir yazar…