“Trajik bir kahraman değilsin. Ben de değilim. Bizler yazarlarız sadece ve yapmamız gereken şey de yazmak.” –Ernest Hemingway, F. Scott Fitzgerald’a bir mektubundan
Ölümünden sonra New York Times tarafından “farkında olduğundan çok daha iyiydi çünkü hem gerçekte hem de edebi anlamda bir nesli icat etmişti…” diye tanımlanan F. Scott Fitzgerald’ın ilk romanından hemen sonra, 1920 yılında yayımladığı ilk öykü kitabı Uçarı Kızlar ve Filozoflar, bir sonraki eseri Muhteşem Gatsby ile adını edebiyat tarihine kazıyacak yazarın kabiliyetlerini açıkça ortaya koyan bir eser.
Fitzgerald bu kitabındaki öykülerden “Açık Deniz Korsanı”nda teknesini ele geçiren korsana âşık olan bir kadını, “Buz Sarayı”nda rutini bozma, hayatı daha coşkulu yaşama arzusunu, “Kristal Kâse”de bir evliliğin kaderini, “Baş ve Omuzlar”da bir filozof ile aktristin ilişkisini, “Bernice Saçlarını Kısa Kestiriyor”da topluma uyum sağlamanın yollarını, “Kutsama”da dininden uzaklaşanları, “Dalyrimple Hata Yapıyor”da Birinci Dünya Savaşı sonrasında iş hayatına dönmeye çalışan bir eski askeri, “Dört Yumruk”ta ise bir adamın karakterinin yediği dört yumrukla nasıl değiştiğini anlatıyor.
1920’ler Amerika’sının bir panoraması da sayılabilecek Uçarı Kızlar ve Filozoflar, Amerikan edebiyatının genlerine işleyen yazar F. Scott Fitzgerald’ın öykücülüğünün de romancılığı kadar kıymetli olduğunun önemli bir nişanesi.
Ülker İnce’nin çevirisi ve önsözüyle
“Trajik bir kahraman değilsin. Ben de değilim. Bizler yazarlarız sadece ve yapmamız gereken şey de yazmak.” –Ernest Hemingway, F. Scott Fitzgerald’a bir mektubundan
Ölümünden sonra New York Times tarafından “farkında olduğundan çok daha iyiydi çünkü hem gerçekte hem de edebi anlamda bir nesli icat etmişti…” diye tanımlanan F. Scott Fitzgerald’ın ilk romanından hemen sonra, 1920 yılında yayımladığı ilk öykü kitabı Uçarı Kızlar ve Filozoflar, bir sonraki eseri Muhteşem Gatsby ile adını edebiyat tarihine kazıyacak yazarın kabiliyetlerini açıkça ortaya koyan bir eser.
Fitzgerald bu kitabındaki öykülerden “Açık Deniz Korsanı”nda teknesini ele geçiren korsana âşık olan bir kadını, “Buz Sarayı”nda rutini bozma, hayatı daha coşkulu yaşama arzusunu, “Kristal Kâse”de bir evliliğin kaderini, “Baş ve Omuzlar”da bir filozof ile aktristin ilişkisini, “Bernice Saçlarını Kısa Kestiriyor”da topluma uyum sağlamanın yollarını, “Kutsama”da dininden uzaklaşanları, “Dalyrimple Hata Yapıyor”da Birinci Dünya Savaşı sonrasında iş hayatına dönmeye çalışan bir eski askeri, “Dört Yumruk”ta ise bir adamın karakterinin yediği dört yumrukla nasıl değiştiğini anlatıyor.
1920’ler Amerika’sının bir panoraması da sayılabilecek Uçarı Kızlar ve Filozoflar, Amerikan edebiyatının genlerine işleyen yazar F. Scott Fitzgerald’ın öykücülüğünün de romancılığı kadar kıymetli olduğunun önemli bir nişanesi.
Ülker İnce’nin çevirisi ve önsözüyle