“Neyse,” dedi Gül. O sondaki ‘e’ uzayıp gitti. Derin bir nefes çekti ama sonra bırakmadı. Yani bana öyle geldi. Omuzları çökük, kamburu çıkık oturuyordu. Sanki bir dokunsan ikiye katlanacak gibiydi. Katlayabilirdim aslında da ne bileyim, yapmadım işte. Katlasam kaldırsam bir rafa, kendi kendine iyileşirdi belki.
Üçüncü Güz gündelik hayatın çok sesliliğine, farklı sosyal gerçekliklere ve onların kesişmelerine yer veren öykülerden oluşuyor. Betül Yüzüncüyıl Tavlı, kurduğu atmosferle şehirli dünyanın örgütlediği muhtelif karşılaşmaları, insan ve insan dışı öğelerin etkileşimlerini çok merkezli bir anlatımla okuyucuya sunuyor. Esnek zaman-mekânlar, çeperdeki hayatlar, çatışan karakterler, yamuk bakışlar ve diyaloglardaki süreksizlikler aracılığıyla anlatıcının öyküler üzerindeki mutlak kontrolünü kırıyor. Bizleri çağdaş öykücülüğe açtığı farklı kapılardan içeri davet ediyor.
“Neyse,” dedi Gül. O sondaki ‘e’ uzayıp gitti. Derin bir nefes çekti ama sonra bırakmadı. Yani bana öyle geldi. Omuzları çökük, kamburu çıkık oturuyordu. Sanki bir dokunsan ikiye katlanacak gibiydi. Katlayabilirdim aslında da ne bileyim, yapmadım işte. Katlasam kaldırsam bir rafa, kendi kendine iyileşirdi belki.
Üçüncü Güz gündelik hayatın çok sesliliğine, farklı sosyal gerçekliklere ve onların kesişmelerine yer veren öykülerden oluşuyor. Betül Yüzüncüyıl Tavlı, kurduğu atmosferle şehirli dünyanın örgütlediği muhtelif karşılaşmaları, insan ve insan dışı öğelerin etkileşimlerini çok merkezli bir anlatımla okuyucuya sunuyor. Esnek zaman-mekânlar, çeperdeki hayatlar, çatışan karakterler, yamuk bakışlar ve diyaloglardaki süreksizlikler aracılığıyla anlatıcının öyküler üzerindeki mutlak kontrolünü kırıyor. Bizleri çağdaş öykücülüğe açtığı farklı kapılardan içeri davet ediyor.