Fatma Aliye’nin 1899’da yayımlanan romanı Udi’nin merkezinde bir müzisyen kadının, Bedia’nın talihsiz yaşantısı yer alır. Aldatılmış, yuvası dağılmış, hakir görülmüştür Bedia. Acılarını da hep musikiyle, uduyla teskin etmiştir. Zamanı geldiğinde ayağa kalkma cesaretini göstermiş, kendi ayakları üzerinde durmak için savaş vermiştir. Bu savaşında onu yalnız bırakmayan yine udu olmuştur.
Bedia acıklı bir kurgunun devindirici bir karakteri değildir sadece; romanın yazıldığı sıralarda emekleme evresinde bulunan feminist bilincin arzu ettiği cesur, kararlı bir özneyi de temsil eder aynı zamanda.
“Udu, ağlamak isteyen bu zavallının cereyan-ı dimağına yardım ediyordu. O maharetlere, o hazin parçalara ancak Bedia’nın ah-ı şererine refakat eden udun sonraki bir iniltisi cevap veriyordu.
Fatma Aliye’nin 1899’da yayımlanan romanı Udi’nin merkezinde bir müzisyen kadının, Bedia’nın talihsiz yaşantısı yer alır. Aldatılmış, yuvası dağılmış, hakir görülmüştür Bedia. Acılarını da hep musikiyle, uduyla teskin etmiştir. Zamanı geldiğinde ayağa kalkma cesaretini göstermiş, kendi ayakları üzerinde durmak için savaş vermiştir. Bu savaşında onu yalnız bırakmayan yine udu olmuştur.
Bedia acıklı bir kurgunun devindirici bir karakteri değildir sadece; romanın yazıldığı sıralarda emekleme evresinde bulunan feminist bilincin arzu ettiği cesur, kararlı bir özneyi de temsil eder aynı zamanda.
“Udu, ağlamak isteyen bu zavallının cereyan-ı dimağına yardım ediyordu. O maharetlere, o hazin parçalara ancak Bedia’nın ah-ı şererine refakat eden udun sonraki bir iniltisi cevap veriyordu.