İlkçağlardan günümüze kadar birçok topluma beşiklik eden Ortadoğu’ya hâkim olan her devlet veya toplum, kültüründen birtakım izler bırakmıştır. Bu bölgenin önemli bir parçası olan Yunanlıların Mezopotamya; Arapların ise el-Cezîre şeklinde adlandırdıkları siyasî-idarî coğrafya birçok araştırmacının ilgisini çekmiştir. Bu çalışmamız ile el-Cezîre’nin Abbâsîler sonrası ve Selçuklu hâkimiyeti öncesindeki siyasî durumunun açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır.
Yapılan araştırmaların birçoğunda siyasî-askerî etki ve faaliyetleri zikredilen, Selçuklular ile evlilik yolu ile akrabalık kuran ve derin izler bırakan Ukaylîler ihmal edilmiş, Türkiye’de sadece birkaç ansiklopedik madde ve bazı kitapların sayfaları içinde yer bulmuşlardır. Bu akademik çalışma, bu eksikliği gidermek ve birbirleri ile ilk defa karşılaşan Selçuklu-Ukaylî güçlerinin tutumlarını anlama düşüncesi ile hazırlanmıştır.
İlkçağlardan günümüze kadar birçok topluma beşiklik eden Ortadoğu’ya hâkim olan her devlet veya toplum, kültüründen birtakım izler bırakmıştır. Bu bölgenin önemli bir parçası olan Yunanlıların Mezopotamya; Arapların ise el-Cezîre şeklinde adlandırdıkları siyasî-idarî coğrafya birçok araştırmacının ilgisini çekmiştir. Bu çalışmamız ile el-Cezîre’nin Abbâsîler sonrası ve Selçuklu hâkimiyeti öncesindeki siyasî durumunun açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır.
Yapılan araştırmaların birçoğunda siyasî-askerî etki ve faaliyetleri zikredilen, Selçuklular ile evlilik yolu ile akrabalık kuran ve derin izler bırakan Ukaylîler ihmal edilmiş, Türkiye’de sadece birkaç ansiklopedik madde ve bazı kitapların sayfaları içinde yer bulmuşlardır. Bu akademik çalışma, bu eksikliği gidermek ve birbirleri ile ilk defa karşılaşan Selçuklu-Ukaylî güçlerinin tutumlarını anlama düşüncesi ile hazırlanmıştır.