"Onu son gördüğümde, karlı bir yolda ayak izi bırakmadan yürüyordu. Artık ölü bir adam olduğunu anlamıştım. 1984’ten saklanır gibi sarılmıştı siyah paltosuna. 1984 onun doğum yılıydı. Ardından bakakaldım. Onu son görüşümdü, biliyordum. Ama ses edemedim. Koşamadım. Gidemedim ardından. Çünkü biliyordum, gelmemi istemezdi. Ne çok kullanırdı bu cümleyi. Yüzü keyifli bir hâl alırdı bu cümleyi kurduktan sonra. Kendini “dilin dehâsı” ile ifade eden bir adamın çocuksu gururu sinerdi mimiklerine. “Yola kaybolmak için çıkan herkes yoldaşımdır” derdi. Şimdi ben de kayboldum. Onun olmadığı âlemlerde, onun yaşamadığı zamanlarda kayboldum. Belki onu, yitip giderek bulurum diye, onunla birlikte yitip giderim diye kayboldum. Aynı istikametteyiz ama sen yoksun. Nerelerdesin Nesim? Seni özledim dostum. Seninle ilgili hatırladığım her şeyi sana ve kaybolan atlarına duyduğum derin saygıyla anlatacağım."
"Onu son gördüğümde, karlı bir yolda ayak izi bırakmadan yürüyordu. Artık ölü bir adam olduğunu anlamıştım. 1984’ten saklanır gibi sarılmıştı siyah paltosuna. 1984 onun doğum yılıydı. Ardından bakakaldım. Onu son görüşümdü, biliyordum. Ama ses edemedim. Koşamadım. Gidemedim ardından. Çünkü biliyordum, gelmemi istemezdi. Ne çok kullanırdı bu cümleyi. Yüzü keyifli bir hâl alırdı bu cümleyi kurduktan sonra. Kendini “dilin dehâsı” ile ifade eden bir adamın çocuksu gururu sinerdi mimiklerine. “Yola kaybolmak için çıkan herkes yoldaşımdır” derdi. Şimdi ben de kayboldum. Onun olmadığı âlemlerde, onun yaşamadığı zamanlarda kayboldum. Belki onu, yitip giderek bulurum diye, onunla birlikte yitip giderim diye kayboldum. Aynı istikametteyiz ama sen yoksun. Nerelerdesin Nesim? Seni özledim dostum. Seninle ilgili hatırladığım her şeyi sana ve kaybolan atlarına duyduğum derin saygıyla anlatacağım."