Tarih kültürü çok geniş olan ve tarihten sonuç çı-karmasını çok iyi bilen Atatürk, gerçek kararı sezmekte gecikmedi.
Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da millî egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak idi.
Atatürk'e göre önemli olan "Türk milleti'nin haysi-yetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıydı. Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiin-den yüksek bir muameleye lâyık görülemezdi.
Yabancı bir milletin himaye ve efendiliğini kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, acizlik ve mis-kinliği itiraftan başka bir şey değildi.
Halbuki Türk'ün haysiyet ve gururu çok yüksek ve büyüktü. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun daha iyiydi." Öyleyse Milli Mücadele'nin parolası
"Ya istiklâl ya ölüm!" olacaktı.
Tarih kültürü çok geniş olan ve tarihten sonuç çı-karmasını çok iyi bilen Atatürk, gerçek kararı sezmekte gecikmedi.
Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da millî egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak idi.
Atatürk'e göre önemli olan "Türk milleti'nin haysi-yetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıydı. Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiin-den yüksek bir muameleye lâyık görülemezdi.
Yabancı bir milletin himaye ve efendiliğini kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, acizlik ve mis-kinliği itiraftan başka bir şey değildi.
Halbuki Türk'ün haysiyet ve gururu çok yüksek ve büyüktü. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun daha iyiydi." Öyleyse Milli Mücadele'nin parolası
"Ya istiklâl ya ölüm!" olacaktı.