Eğitim ne zaman konu olsa iki kavramla karşılaşıyoruz, “gelecek” ve “gençlik”. Nesiller ve o nesillere verilen eğitimin niteliği ve vizyonu bir milletin varlığını, geleceğini, iktisadi ve siyasi istikbalini belirleyen en belirleyici güç oluyor. Medeniyet kurma iddiası taşıyan, süper güç olmak isteyen devletler ve küresel ideolojiler dünyayı yönetme iddialarını tahakkuk ettirmek için mutlaka kendi nesillerini ya da kendi varlıklarını sürdürecek nesilleri inşa ediyorlar. Avrupa gençliği, kapitalist nesil, sosyalist gençlik gibi örneklerin arka planını oluşturan bir eğitim ontolojisi bulunuyor. Mevcut Dünya sistemi içerisinde kendi bağımsız varlığını inşa etmek isteyen her ülke kendine ait bir varlık düşüncesi ortaya koyup bu varlık düşüncesine uygun bir eğitim reformu yapmak zorundadır.
Eğitim ne zaman konu olsa iki kavramla karşılaşıyoruz, “gelecek” ve “gençlik”. Nesiller ve o nesillere verilen eğitimin niteliği ve vizyonu bir milletin varlığını, geleceğini, iktisadi ve siyasi istikbalini belirleyen en belirleyici güç oluyor. Medeniyet kurma iddiası taşıyan, süper güç olmak isteyen devletler ve küresel ideolojiler dünyayı yönetme iddialarını tahakkuk ettirmek için mutlaka kendi nesillerini ya da kendi varlıklarını sürdürecek nesilleri inşa ediyorlar. Avrupa gençliği, kapitalist nesil, sosyalist gençlik gibi örneklerin arka planını oluşturan bir eğitim ontolojisi bulunuyor. Mevcut Dünya sistemi içerisinde kendi bağımsız varlığını inşa etmek isteyen her ülke kendine ait bir varlık düşüncesi ortaya koyup bu varlık düşüncesine uygun bir eğitim reformu yapmak zorundadır.