Mültecinin varış ülkesi tarafından sığınma talep etmesinin engellenmesi onun uluslararası hukuk düzenlemelerince kabul edilmiş haklarını ihlal eder sonuçlara yol açmaktadır. Buna rağmen bazı devletler müdahale politikaları aracılığı ile mültecilerin sığınma talep etmelerini engelleyici önlemler almakta; aldıkları önlemler sınır adaletsizliği yaratacak sonuçlara mahal vermektedir. Kitap, bahsi geçen hukuka aykırı uygulamaları sınır adaleti kavramı ekseninde ortaya koyar ve açıklama getirir. Uluslararası yargılama hukuku boyutunda ise mülteci ve sınır adaletine ilişkin davalar dahilinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarının yanı sıra Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı önünde devam etmekte olan soruşturma ve davalar irdelenmektedir. Kitabın mülteci fikri ve tartıştığı örnekler, Muselmänner gibi acı çeken bir bireyi, Giorgio Agamben'in çıplak hayat teorisine atıfla devletler tarafından ötekileştirilen kişileri ya da Kafka'nın Dava isimli romanındaki Josef K'yı çağrıştırabilir. Oysaki, Kitabın öznesi olan mülteci, bahsi geçen benzetmelerin ötesinde, devlet sınırında istismara, şiddete ve hayati tehlikeye maruz kalmasına rağmen hayatta kalma mücadelesinden vazgeçmeyen, adalet arayışında sesi olan bir bireydir. Kitap, mülteci için sınırda adaletin sağlanması nasıl mümkün olabilir, sorusunun yanıtlarını, uluslararası hukuk düzenlemeleri ve uluslararası yargılama hukuku boyutunda analiz etmektedir.
Mültecinin varış ülkesi tarafından sığınma talep etmesinin engellenmesi onun uluslararası hukuk düzenlemelerince kabul edilmiş haklarını ihlal eder sonuçlara yol açmaktadır. Buna rağmen bazı devletler müdahale politikaları aracılığı ile mültecilerin sığınma talep etmelerini engelleyici önlemler almakta; aldıkları önlemler sınır adaletsizliği yaratacak sonuçlara mahal vermektedir. Kitap, bahsi geçen hukuka aykırı uygulamaları sınır adaleti kavramı ekseninde ortaya koyar ve açıklama getirir. Uluslararası yargılama hukuku boyutunda ise mülteci ve sınır adaletine ilişkin davalar dahilinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarının yanı sıra Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı önünde devam etmekte olan soruşturma ve davalar irdelenmektedir. Kitabın mülteci fikri ve tartıştığı örnekler, Muselmänner gibi acı çeken bir bireyi, Giorgio Agamben'in çıplak hayat teorisine atıfla devletler tarafından ötekileştirilen kişileri ya da Kafka'nın Dava isimli romanındaki Josef K'yı çağrıştırabilir. Oysaki, Kitabın öznesi olan mülteci, bahsi geçen benzetmelerin ötesinde, devlet sınırında istismara, şiddete ve hayati tehlikeye maruz kalmasına rağmen hayatta kalma mücadelesinden vazgeçmeyen, adalet arayışında sesi olan bir bireydir. Kitap, mülteci için sınırda adaletin sağlanması nasıl mümkün olabilir, sorusunun yanıtlarını, uluslararası hukuk düzenlemeleri ve uluslararası yargılama hukuku boyutunda analiz etmektedir.