Türkiye’nin bitmek bilmeyen karanlık siyasi günlerinde, ülkenin yeraltı zenginliklerini ortaya çıkararak toplumun refah düzeyini artırmak için, Anadolu’nun en ücra köşelerinden birine devlet adına geçici göreve giden genç mühendislerden biri olan Şanver İsmailoğlu’nun, Silopi ve 2011 yılının son günlerinde yılbaşına üç gün kala yaşanan trajediyle Türkiye’nin ve dünyanın gündemine oturan Uludere’nin köyü Roboski’deki yaklaşık kırk yıl önceye dair anılarından oluşan bu kitap; aslında geri kalmışlığın, çorak toprakların, “yoksulluk mevsiminin”, “kaçağa gitmenin” kadim mahkûmu “kadersiz” insanlarının hikayesidir.
Bu yoksul ve güzel insanların, her şeye rağmen hayata tutunma çabalarının yanında, o coğrafyalarda büyük yoksunluklar içinde büyüyen çocukların, sinema izlemek, şeker yemek gibi küçük şeylerden yaşadıkları mutlulukları da anlatan bu kitabı yayınlayarak, her şeyin yalnızca, coğrafyanın kader olmasıyla açıklanamayacağının görülmesini umuyoruz.
Eğer bu kitap, kimsesiz yoksul halkın zapturapt altına alınarak yönetilmesi yerine, demokrasinin olanaklarıyla halkına refah ve özgürlük götürmek isteyen devlet anlayışının ülkemizde de gelişmesine ve “kadersiz” insanların hayatlarını insanca sürdürmelerini sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunursa, çabalarımız amacına ulaşmış olacaktır.
İmge Kitabevi Yayınları
Türkiye’nin bitmek bilmeyen karanlık siyasi günlerinde, ülkenin yeraltı zenginliklerini ortaya çıkararak toplumun refah düzeyini artırmak için, Anadolu’nun en ücra köşelerinden birine devlet adına geçici göreve giden genç mühendislerden biri olan Şanver İsmailoğlu’nun, Silopi ve 2011 yılının son günlerinde yılbaşına üç gün kala yaşanan trajediyle Türkiye’nin ve dünyanın gündemine oturan Uludere’nin köyü Roboski’deki yaklaşık kırk yıl önceye dair anılarından oluşan bu kitap; aslında geri kalmışlığın, çorak toprakların, “yoksulluk mevsiminin”, “kaçağa gitmenin” kadim mahkûmu “kadersiz” insanlarının hikayesidir.
Bu yoksul ve güzel insanların, her şeye rağmen hayata tutunma çabalarının yanında, o coğrafyalarda büyük yoksunluklar içinde büyüyen çocukların, sinema izlemek, şeker yemek gibi küçük şeylerden yaşadıkları mutlulukları da anlatan bu kitabı yayınlayarak, her şeyin yalnızca, coğrafyanın kader olmasıyla açıklanamayacağının görülmesini umuyoruz.
Eğer bu kitap, kimsesiz yoksul halkın zapturapt altına alınarak yönetilmesi yerine, demokrasinin olanaklarıyla halkına refah ve özgürlük götürmek isteyen devlet anlayışının ülkemizde de gelişmesine ve “kadersiz” insanların hayatlarını insanca sürdürmelerini sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunursa, çabalarımız amacına ulaşmış olacaktır.
İmge Kitabevi Yayınları