Unutmayacağız, Barışmayacağız, Affetmeyeceğiz 12 Mart ve 12 Eylül Anıları

Stok Kodu:
9789944143882
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
367
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%28 indirimli
300,00TL
216,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 26,40TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789944143882
1023045
Unutmayacağız, Barışmayacağız, Affetmeyeceğiz
Unutmayacağız, Barışmayacağız, Affetmeyeceğiz 12 Mart ve 12 Eylül Anıları
216.00
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sivil polisler koluna girerek merdivenlerden aşağı indirdiler ve bodrum katta karanlık bir hücreye attılar!Burada birkaç saat beklettikten sonra gözlerini bağlayarak koridora çıkardılar. Beline bir ip bağlayarak onu çeke çeke aynı katta başka bir yere götürdüler. Burada giysilerini çıkarttırdılar, çırılçıplak kaldı. Yere sırt üstü yatırdılar. Beton buz gibiydi. Dışarıda ısı eksi 24 dereceye düşmüştü, tüyleri diken diken oldu. Hemen ardından hortumla üzerine su fışkırtmaya başladılar. Bütün bedeni sarsıldı! İnlemeye başladı. Polisler bir yandan da küfür ve hakaret ediyorlardı. Suyun şırıltısı, inleme ve polisin küfrü birbirine karışıyordu. Bu işlem on beş, yirmi dakika sürdü. Su kesilince bittiğini sandı. Ama polisler ayak bileklerine bir ip bağladılar, bununla tavana astılar. Vücudunun iki yerine elektrik kabloları bağladılar ve elektrik vermeye başladılar.Elektrik!!! Bütün bedeni anlatılmaz bir acıyla kıvrandı. Bedeni matkaplarla oyuluyormuş, tahta delinirken tozların çıkması gibi bedeninden de etler kıyma haline gelip dökülüyormuş gibiydi. Bu, dayanılır şey değildi."Anlat ulan! Ne varsa kusacaksın, yoksa buradan kurtulamazsın. Kırk beş gün elimizdesin. Hiçbir kurtuluşun yok" dediler."Neyi anlatayım?" diye sordu."Görüyor musun, bu tam militan! Militanlar böyle sorar. Ne biliyorsan hepsini anlat!"Bir süre sonra bacakları uyuştu. Beyni de uyuşmaya başladı. Sorularını tam anlayamaz, düzgün cümleler kuramaz oldu.12 Mart'ta, 12 Eylül'de on binlerce kişi işkence gördü ama yaşadıklarını pek az kişi anlattı. Bu iki askeri darbenin yarattığı fırtınaları, onları yaşayanlardan biri anlatıyor.Okuyunca anımsayacaksınız, irkileceksiniz, güleceksiniz, düşüneceksiniz, nefret edeceksiniz...
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sivil polisler koluna girerek merdivenlerden aşağı indirdiler ve bodrum katta karanlık bir hücreye attılar!Burada birkaç saat beklettikten sonra gözlerini bağlayarak koridora çıkardılar. Beline bir ip bağlayarak onu çeke çeke aynı katta başka bir yere götürdüler. Burada giysilerini çıkarttırdılar, çırılçıplak kaldı. Yere sırt üstü yatırdılar. Beton buz gibiydi. Dışarıda ısı eksi 24 dereceye düşmüştü, tüyleri diken diken oldu. Hemen ardından hortumla üzerine su fışkırtmaya başladılar. Bütün bedeni sarsıldı! İnlemeye başladı. Polisler bir yandan da küfür ve hakaret ediyorlardı. Suyun şırıltısı, inleme ve polisin küfrü birbirine karışıyordu. Bu işlem on beş, yirmi dakika sürdü. Su kesilince bittiğini sandı. Ama polisler ayak bileklerine bir ip bağladılar, bununla tavana astılar. Vücudunun iki yerine elektrik kabloları bağladılar ve elektrik vermeye başladılar.Elektrik!!! Bütün bedeni anlatılmaz bir acıyla kıvrandı. Bedeni matkaplarla oyuluyormuş, tahta delinirken tozların çıkması gibi bedeninden de etler kıyma haline gelip dökülüyormuş gibiydi. Bu, dayanılır şey değildi."Anlat ulan! Ne varsa kusacaksın, yoksa buradan kurtulamazsın. Kırk beş gün elimizdesin. Hiçbir kurtuluşun yok" dediler."Neyi anlatayım?" diye sordu."Görüyor musun, bu tam militan! Militanlar böyle sorar. Ne biliyorsan hepsini anlat!"Bir süre sonra bacakları uyuştu. Beyni de uyuşmaya başladı. Sorularını tam anlayamaz, düzgün cümleler kuramaz oldu.12 Mart'ta, 12 Eylül'de on binlerce kişi işkence gördü ama yaşadıklarını pek az kişi anlattı. Bu iki askeri darbenin yarattığı fırtınaları, onları yaşayanlardan biri anlatıyor.Okuyunca anımsayacaksınız, irkileceksiniz, güleceksiniz, düşüneceksiniz, nefret edeceksiniz...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat