Bataklık Çiçeği’nde başarılı bir hikaye yazarı olan Selahattin Enis, natüralist bir bakış açısıyla ele aldığı dünyayı tüm çıplaklığıyla okuyucuya sunar. Eserde sırasıyla şu hikayeler yer alır: Bataklık Çiçeği, Bir Kadının Son Mektubu, İmamın Fatma Hanım, Lambo Usta, Çingeneler, İsyan, Bağırsak, Şaheser, Bütün Bir Hayat, Teşrihhanede, Kurtlar, Avdet, Hufre. “Göğsünde dinlenmek isteyen şu başı tanıyorsun değil mi? Şu yorgun, şu saçları ağarmış başı. Bu, benim başımdır anne, benim başım, oğlunun başı. Görüyor musun kalbim gibi zaman, onu da ne kadar değiştirdi, zamanın insafsız elleri onu da ne kadar harap etti? Bu başı göğsüne ilk bastırdığın vakit o masum, temiz hayatın her türlü acılarına ve felaketlerine karşı kayıtsız ve endişesiz idi. İnsanların adiliklerini bilmiyordu. İnsanların iki yüzlülüğünü ve pisliğini bilmiyordum; fakat öğrendim, karımdan sonra hepsini öğrendim. İnsanların adiliklerini, insanların kötülüklerini, insanların hırslarını, insanların kuvvet önünde dalkavukluklarını, hepsini, her şeyi öğrendim. Onların teneffüs ettiği havayı teneffüs ettim ve onların yürüdüğü bataklıkta yürüdüm bende en sonra ben de onlardan oldum. Fakat bugün boğuluyorum. Bugün her şey beni boğuyor, her şey beni harap ediyor. Bugün ben de herkes gibiyim anne! Ve herkes gibi iğrenç, artık bu başı sen taşıyamazsın!”
Bataklık Çiçeği’nde başarılı bir hikaye yazarı olan Selahattin Enis, natüralist bir bakış açısıyla ele aldığı dünyayı tüm çıplaklığıyla okuyucuya sunar. Eserde sırasıyla şu hikayeler yer alır: Bataklık Çiçeği, Bir Kadının Son Mektubu, İmamın Fatma Hanım, Lambo Usta, Çingeneler, İsyan, Bağırsak, Şaheser, Bütün Bir Hayat, Teşrihhanede, Kurtlar, Avdet, Hufre. “Göğsünde dinlenmek isteyen şu başı tanıyorsun değil mi? Şu yorgun, şu saçları ağarmış başı. Bu, benim başımdır anne, benim başım, oğlunun başı. Görüyor musun kalbim gibi zaman, onu da ne kadar değiştirdi, zamanın insafsız elleri onu da ne kadar harap etti? Bu başı göğsüne ilk bastırdığın vakit o masum, temiz hayatın her türlü acılarına ve felaketlerine karşı kayıtsız ve endişesiz idi. İnsanların adiliklerini bilmiyordu. İnsanların iki yüzlülüğünü ve pisliğini bilmiyordum; fakat öğrendim, karımdan sonra hepsini öğrendim. İnsanların adiliklerini, insanların kötülüklerini, insanların hırslarını, insanların kuvvet önünde dalkavukluklarını, hepsini, her şeyi öğrendim. Onların teneffüs ettiği havayı teneffüs ettim ve onların yürüdüğü bataklıkta yürüdüm bende en sonra ben de onlardan oldum. Fakat bugün boğuluyorum. Bugün her şey beni boğuyor, her şey beni harap ediyor. Bugün ben de herkes gibiyim anne! Ve herkes gibi iğrenç, artık bu başı sen taşıyamazsın!”