Zehra Tırıl, Odalarda Annem Yok, Pembe Gecelikli Kız, Kapıların Kışında adlı öykü kitaplarına Unutulan Yurttaş ile bir yenisini ekliyor.
Unutulan Yurttaş’taki on öykü yaşadığımız günlerin izleriyle dolu: Salgın ve HES dönemi, politik gelişmeler, hayatımıza giren kare kodlar, evlilik süreçleri, geçim sıkıntıları, yaşlılık ve hastalık kederleri, geleneksel inanış ve davranışlarla sarılıp sarmalanmış yaşam biçimleri, hayatın boşluklarını dolduran şeylerin saçmalığı, geçen zamanın dalgalanmaları, dostluklar, yalnızlıklar, savruluşlar ve kaçışlar.
Bardaktaki suyu içti. Işığı söndürdü. Televizyonu kapattı. Pencerenin kalın perdesini açtı. Tül perdeden süzülen ışık halıya pencerenin demir parmaklıklı gölgesini düşürdü. Halıdaki demir parmaklıklarda rastgele adımlar attı. Gölgesi donuk ışıkta eğiliyor, bükülüyordu; kâh kolsuz kâh ayaksız kâh başsız. Ansızın sanki pencereden üstüne, gölgesine, evine yasaklar, günahlar yağdı. Kolunun tek hareketiyle ışık sızmamacasına kalın perdeyi kapattı; uçlarını bastırdı. Dizlerinin üstüne düştü. Hıçkırıyordu.
Zehra Tırıl, Odalarda Annem Yok, Pembe Gecelikli Kız, Kapıların Kışında adlı öykü kitaplarına Unutulan Yurttaş ile bir yenisini ekliyor.
Unutulan Yurttaş’taki on öykü yaşadığımız günlerin izleriyle dolu: Salgın ve HES dönemi, politik gelişmeler, hayatımıza giren kare kodlar, evlilik süreçleri, geçim sıkıntıları, yaşlılık ve hastalık kederleri, geleneksel inanış ve davranışlarla sarılıp sarmalanmış yaşam biçimleri, hayatın boşluklarını dolduran şeylerin saçmalığı, geçen zamanın dalgalanmaları, dostluklar, yalnızlıklar, savruluşlar ve kaçışlar.
Bardaktaki suyu içti. Işığı söndürdü. Televizyonu kapattı. Pencerenin kalın perdesini açtı. Tül perdeden süzülen ışık halıya pencerenin demir parmaklıklı gölgesini düşürdü. Halıdaki demir parmaklıklarda rastgele adımlar attı. Gölgesi donuk ışıkta eğiliyor, bükülüyordu; kâh kolsuz kâh ayaksız kâh başsız. Ansızın sanki pencereden üstüne, gölgesine, evine yasaklar, günahlar yağdı. Kolunun tek hareketiyle ışık sızmamacasına kalın perdeyi kapattı; uçlarını bastırdı. Dizlerinin üstüne düştü. Hıçkırıyordu.