Yeniçeriliğin kaldırılması olayı Osmanlı tarihinin en önemli hadiselerinden birisidir. Yüzyıllarca Osmanlı ordusunu zaferden zafere koşturan Yeniçeri Ocağı artık bozulmaya yüz tutmuş, tarihteki eski şanlı sayfalarına yakışmayacak hareketlerde bulunmaya başlamış, devletin sırtına yük olmuş, kargaşalara meydan vermiş, düzeni bozmak için gücünü olumsuz yollarda kullanmış ve nihayet adeta “kemâle erenin zevâli yakındır” sözünü haklı çıkarırcasına ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Osmanlı Devleti tarihinde özellikle XIX. yüzyılda çok önemli bir hadise, bir atlama taşı olmasına rağmen bu konuyu başlı başına anlatan, irdeleyen çok fazla eserle karşılaşmıyoruz. Vak‘anüvîs tarihlerinde ve diğer tarihlerde hadiseyle ilgili bilgiler bulmak mümkündür. Hatta bu konuda bizzat olayların içinde bulunduklarını belirten şair ve yazarlar tarafından da bazı eserler kaleme alınmıştır. Ancak Üss-i Zafer içerdiği bilgilerle bu diğer eserlerden ayrı bir konumdadır. Üss-i Zafer, yazıldığı zamandan günümüze kadar yerli, yabancı birçok bilim insanının, tarihçinin, konuyla uzaktan yakından ilgili olan sayısız araştırmacının ana kaynağı olmuş; bu önemli eserdeki bilgiler muhtelif birçok araştırmanın bel kemiğini oluşturmuştur.
İçerisinde Eşkinciyân, Vak‘a-i Hayriyye ve bu konuyla ilgili hüccet ve fermanların yer aldığı; Bektâşîlik ve Bektâşîlerle ilgili önemli bilgilerin olduğu ve olaylara bizzat şahit olmuş, içerisinde bulunmuş birisi tarafından özellikle şahıslar ve olaylar bazında ayrıntılara inilerek tarihe ışık tutacak bilgilerin verildiği bu önemli eseri Mehmet Arslan engin bilgi birikiminin bir örneği olarak Üss-i Zafer’i transkripsiyonlu olarak Latin harflerine aktarmış ve sonunda da ayrıntılı bir dizin hazırlamıştır.
Yeniçeriliğin kaldırılması olayı Osmanlı tarihinin en önemli hadiselerinden birisidir. Yüzyıllarca Osmanlı ordusunu zaferden zafere koşturan Yeniçeri Ocağı artık bozulmaya yüz tutmuş, tarihteki eski şanlı sayfalarına yakışmayacak hareketlerde bulunmaya başlamış, devletin sırtına yük olmuş, kargaşalara meydan vermiş, düzeni bozmak için gücünü olumsuz yollarda kullanmış ve nihayet adeta “kemâle erenin zevâli yakındır” sözünü haklı çıkarırcasına ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Osmanlı Devleti tarihinde özellikle XIX. yüzyılda çok önemli bir hadise, bir atlama taşı olmasına rağmen bu konuyu başlı başına anlatan, irdeleyen çok fazla eserle karşılaşmıyoruz. Vak‘anüvîs tarihlerinde ve diğer tarihlerde hadiseyle ilgili bilgiler bulmak mümkündür. Hatta bu konuda bizzat olayların içinde bulunduklarını belirten şair ve yazarlar tarafından da bazı eserler kaleme alınmıştır. Ancak Üss-i Zafer içerdiği bilgilerle bu diğer eserlerden ayrı bir konumdadır. Üss-i Zafer, yazıldığı zamandan günümüze kadar yerli, yabancı birçok bilim insanının, tarihçinin, konuyla uzaktan yakından ilgili olan sayısız araştırmacının ana kaynağı olmuş; bu önemli eserdeki bilgiler muhtelif birçok araştırmanın bel kemiğini oluşturmuştur.
İçerisinde Eşkinciyân, Vak‘a-i Hayriyye ve bu konuyla ilgili hüccet ve fermanların yer aldığı; Bektâşîlik ve Bektâşîlerle ilgili önemli bilgilerin olduğu ve olaylara bizzat şahit olmuş, içerisinde bulunmuş birisi tarafından özellikle şahıslar ve olaylar bazında ayrıntılara inilerek tarihe ışık tutacak bilgilerin verildiği bu önemli eseri Mehmet Arslan engin bilgi birikiminin bir örneği olarak Üss-i Zafer’i transkripsiyonlu olarak Latin harflerine aktarmış ve sonunda da ayrıntılı bir dizin hazırlamıştır.