“Utanç” ve “umut” kavramları, aslında hepimizin tanıdığı, ancak üzerine bir yorum yapmamız veya tanımlamamız istendiğinde birkaç örneklendirmeden başka bir cevap veremeyeceğimiz kavramlar. Bu kavramlar üzerine o kadar çok konuşulmuş ki, ancak neredeyse hiçbir şey yazılmamış! Yazar bu kitapta tam da bu nokta üzerinden kavramların kökenlerini, tarih boyunca ele alınışını, bunlar hakkında yapılan tartışmaları ayrıntılı bir şekilde kaleme alıyor. Utancın umut ile ilişkisini derinlemesine sorguluyor, hatta bu iki duygunun birbiriyle ilişkili olabileceğini savunuyor.
“Ne utanç tamamen kötü ve tamamen kurtulmamız gereken bir duyguydu ne de umut tamamen olumlu, hayatımızın odağında yer alması gereken, amacımız olabilecek bir duyguydu. Her ikisinin de dereceleri vardı ve her ikisinin de işlevsel olup, işlev bozabileceği senaryoları düşünmek mümkündü.”
Biz insanlar, ancak utanç ve umut duygularını içimizde belirli bir dengede tutabilirsek psikolojimizi sağlıklı olarak nitelendirilebiliriz. Pek çok sosyal ilişkiyi düzenliyor bu duygular, hatta kendimizle ilişkimize dahi yön veriyor. Utancın aşırısı veya umudun eksikliği ile ilgili yaşayabileceğimiz sorunlar, hayata uyum sağlamamız üzerinde de oldukça etkili. Yazar, tüm bunlar için okurlarına etkinlik alanları sunuyor, okurun kendi kendini sorgulamasına, cevaplar bulmasına ve uygulamalı olarak öğrenebilmesine olanak tanıyor.
“Utanç” ve “umut” kavramları, aslında hepimizin tanıdığı, ancak üzerine bir yorum yapmamız veya tanımlamamız istendiğinde birkaç örneklendirmeden başka bir cevap veremeyeceğimiz kavramlar. Bu kavramlar üzerine o kadar çok konuşulmuş ki, ancak neredeyse hiçbir şey yazılmamış! Yazar bu kitapta tam da bu nokta üzerinden kavramların kökenlerini, tarih boyunca ele alınışını, bunlar hakkında yapılan tartışmaları ayrıntılı bir şekilde kaleme alıyor. Utancın umut ile ilişkisini derinlemesine sorguluyor, hatta bu iki duygunun birbiriyle ilişkili olabileceğini savunuyor.
“Ne utanç tamamen kötü ve tamamen kurtulmamız gereken bir duyguydu ne de umut tamamen olumlu, hayatımızın odağında yer alması gereken, amacımız olabilecek bir duyguydu. Her ikisinin de dereceleri vardı ve her ikisinin de işlevsel olup, işlev bozabileceği senaryoları düşünmek mümkündü.”
Biz insanlar, ancak utanç ve umut duygularını içimizde belirli bir dengede tutabilirsek psikolojimizi sağlıklı olarak nitelendirilebiliriz. Pek çok sosyal ilişkiyi düzenliyor bu duygular, hatta kendimizle ilişkimize dahi yön veriyor. Utancın aşırısı veya umudun eksikliği ile ilgili yaşayabileceğimiz sorunlar, hayata uyum sağlamamız üzerinde de oldukça etkili. Yazar, tüm bunlar için okurlarına etkinlik alanları sunuyor, okurun kendi kendini sorgulamasına, cevaplar bulmasına ve uygulamalı olarak öğrenebilmesine olanak tanıyor.