Uygarlık ve Medeniyet, her ne kadar eş anlamlı olarak bilinse de, amaç ve netice itibarıyla, bağrında barındırdığı insanların anlayış ve inançlarıyla aynı şeyler değildir. Hatta birbirlerine tamamen zıt iki kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Uygarlık, çatışma kültürüne dayanır; çünkü sahip olmak adına varlığını gösterir. Bir nefs-i emmare imparatorluğudur ki, kralı şeytandır. Medeniyet ise, vahiyle aydınlanan aklın dünyayı ihya ve inşa faaliyetidir. Fanilikle kuşanmış insanların dünya yolculuğunda bıraktıkları izlerdir.
Peygamberler, hayatın perdelerine vahyin parmaklarıyla basarak, varlığın bestesini yapan muhteşem insanlardır. Kur'an, hayatı besteleyen Rabbin şifresidir ve orada her medeni insan kendi varlık kodunu bulur. Medeniyet bu uyumun, düzenin, muhteşem oluşun yeryüzüne kazınmış görüntüsüdür ve en belirgin özelliği, bünyesinde faniliği barındırmasıdır.
Uygarlık ve Medeniyet, her ne kadar eş anlamlı olarak bilinse de, amaç ve netice itibarıyla, bağrında barındırdığı insanların anlayış ve inançlarıyla aynı şeyler değildir. Hatta birbirlerine tamamen zıt iki kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Uygarlık, çatışma kültürüne dayanır; çünkü sahip olmak adına varlığını gösterir. Bir nefs-i emmare imparatorluğudur ki, kralı şeytandır. Medeniyet ise, vahiyle aydınlanan aklın dünyayı ihya ve inşa faaliyetidir. Fanilikle kuşanmış insanların dünya yolculuğunda bıraktıkları izlerdir.
Peygamberler, hayatın perdelerine vahyin parmaklarıyla basarak, varlığın bestesini yapan muhteşem insanlardır. Kur'an, hayatı besteleyen Rabbin şifresidir ve orada her medeni insan kendi varlık kodunu bulur. Medeniyet bu uyumun, düzenin, muhteşem oluşun yeryüzüne kazınmış görüntüsüdür ve en belirgin özelliği, bünyesinde faniliği barındırmasıdır.