Bu kitap, 1995’te aramızdan ayrılan yazar, şair, eleştirmen ve gazeteci Onat Kutlar ile fotoğraf sanatçısı Yavuz Onar’ın 1983 yılında Cumhuriyet gazetesi için hazırladığı “Uygarlığın Kaynaklarına Doğru” başlıklı röportaj dizisindeki metinlerin tamamını içeriyor. Dizi, Atatürk Barajı’nın suları altında kalmadan hemen önce kurtarma kazılarının başlatıldığı Kurban Höyük, Lidar Höyük ve Samsat Höyük’teki çalışmaları, çevredeki yaşamı, doğal ve kültürel varlıkları belgelemesi açısından büyük önem taşıyor. Uygarlıkların kaynağını tanımak üzere çıkılan yolculuk, usta bir edebiyatçı ve bir fotoğraf sanatçısının bakışıyla şiirsel bir anlatıya dönüşüyor.
Biz Batı Anadolu’da yaşayanlar için Güneydoğu Anadolu, doğunun gizemli havasından izler taşır her zaman. Bu yüzden ne zaman Fırat Nehri’ni sallar ya da köprülerle doğuya doğru geçecek olsam kendimi alışılmadık görüntülere, duygulara hazırlarım. (...) Ama bu kez durum bambaşkaydı. Yapmaya karar verdiğimiz yolculuk, büyük ırmağın, Fırat’ın kaynaklarına doğru değil, Anadolu uygarlıklarının binlerce yıllık kaynağına doğru olacaktı.
Bu kitap, 1995’te aramızdan ayrılan yazar, şair, eleştirmen ve gazeteci Onat Kutlar ile fotoğraf sanatçısı Yavuz Onar’ın 1983 yılında Cumhuriyet gazetesi için hazırladığı “Uygarlığın Kaynaklarına Doğru” başlıklı röportaj dizisindeki metinlerin tamamını içeriyor. Dizi, Atatürk Barajı’nın suları altında kalmadan hemen önce kurtarma kazılarının başlatıldığı Kurban Höyük, Lidar Höyük ve Samsat Höyük’teki çalışmaları, çevredeki yaşamı, doğal ve kültürel varlıkları belgelemesi açısından büyük önem taşıyor. Uygarlıkların kaynağını tanımak üzere çıkılan yolculuk, usta bir edebiyatçı ve bir fotoğraf sanatçısının bakışıyla şiirsel bir anlatıya dönüşüyor.
Biz Batı Anadolu’da yaşayanlar için Güneydoğu Anadolu, doğunun gizemli havasından izler taşır her zaman. Bu yüzden ne zaman Fırat Nehri’ni sallar ya da köprülerle doğuya doğru geçecek olsam kendimi alışılmadık görüntülere, duygulara hazırlarım. (...) Ama bu kez durum bambaşkaydı. Yapmaya karar verdiğimiz yolculuk, büyük ırmağın, Fırat’ın kaynaklarına doğru değil, Anadolu uygarlıklarının binlerce yıllık kaynağına doğru olacaktı.