Borç ilişkilerinde kararlaştırılan edimin ifasını güçlendirme konusunda ilk akla gelen kurum ceza koşulu, daha yaygın kullanımı ile cezai şarttır. Cezai şart karşılıklı borç ilişkilerinde o kadar yaygın olarak kullanılmaktadır ki adeta sözleşmelerin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu kadar yaygın kullanılmasına karşın uygulamada çok fazla hata yapıldığı da görülmektedir.
Yapılan hataların niteliğine bakıldığında bu konuda ciddi bir kafa karışıklığının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bunda ceza koşulu türleri olan seçimlik ceza koşulu, ifaya ekli ceza koşulu ve dönme cezasının tek bir maddede düzenlenmesi ve bu düzenlemede de ceza koşulu türlerinin tanımları ile açık bir şekilde hukuki niteliklerine yer verilmemiş olmasının etkisi bulunmaktadır. Bunun yanında; götürü tazminat, bağlanma parası, cayma parası, seçimlik borç, koşula bağlı borç, üçüncü kişinin fiilini taahhüt gibi ceza koşuluna benzer birçok kurumun bulunması ve zaman zaman bu kurumların birbirine karıştırılıyor olması da bu kafa karışıklığında önemli rol oynamaktadır.
Cezai şartın kabul görmediği Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde yaygın olarak kullanılan götürü tazminatın ülkemizde de borç ilişkilerinde kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Borca aykırılık halinde alacaklıyı zararın varlığı ve miktarını ispat yükümlülüğünden kurtarması ve yine bu konuda mahkemenin müdahalesini en aza indirmesi gibi sahip olduğu önemli avantajları ile götürü tazminat cezai şarta karşı ciddi bir alternatif olarak önümüzde durmaktadır. Buna karşın cezai şarttan çok farklı yönleri de bulunan götürü tazminatın uygulamada çok da bilinçli olarak kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Cezai şart ve benzer kurumların uygulanmasında yaşanan bu kafa karışıklığı ve tereddütlerin giderilmesine bir nebze de olsa katkıda bulunma amacı, bu çalışmanın temel motivasyon kaynağı olmuştur. Bu amaçla başlanan çalışmada cezai şart bütün yönleriyle değerlendirilmiş, götürü tazminat ve benzer diğer kurumlarla karşılaştırmalı olarak incelenmiş, her birinin cezai şartla benzer yönleri ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmış, bu hususta meselenin daha iyi anlaşılması açısından zaman zaman teorik yönlerine değinilse de esas itibariyle uygulama göz önünde bulundurulmuştur. Bu konuda uygulamayı birebir yansıtan güncel içtihatlara genişçe yer verilerek değerlendirme yapılmış, uygulama örneği bulunmayan yerlerde teori de dikkate alınmak suretiyle yeni çözüm önerileri sunulmuştur.
Borç ilişkilerinde kararlaştırılan edimin ifasını güçlendirme konusunda ilk akla gelen kurum ceza koşulu, daha yaygın kullanımı ile cezai şarttır. Cezai şart karşılıklı borç ilişkilerinde o kadar yaygın olarak kullanılmaktadır ki adeta sözleşmelerin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu kadar yaygın kullanılmasına karşın uygulamada çok fazla hata yapıldığı da görülmektedir.
Yapılan hataların niteliğine bakıldığında bu konuda ciddi bir kafa karışıklığının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bunda ceza koşulu türleri olan seçimlik ceza koşulu, ifaya ekli ceza koşulu ve dönme cezasının tek bir maddede düzenlenmesi ve bu düzenlemede de ceza koşulu türlerinin tanımları ile açık bir şekilde hukuki niteliklerine yer verilmemiş olmasının etkisi bulunmaktadır. Bunun yanında; götürü tazminat, bağlanma parası, cayma parası, seçimlik borç, koşula bağlı borç, üçüncü kişinin fiilini taahhüt gibi ceza koşuluna benzer birçok kurumun bulunması ve zaman zaman bu kurumların birbirine karıştırılıyor olması da bu kafa karışıklığında önemli rol oynamaktadır.
Cezai şartın kabul görmediği Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde yaygın olarak kullanılan götürü tazminatın ülkemizde de borç ilişkilerinde kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Borca aykırılık halinde alacaklıyı zararın varlığı ve miktarını ispat yükümlülüğünden kurtarması ve yine bu konuda mahkemenin müdahalesini en aza indirmesi gibi sahip olduğu önemli avantajları ile götürü tazminat cezai şarta karşı ciddi bir alternatif olarak önümüzde durmaktadır. Buna karşın cezai şarttan çok farklı yönleri de bulunan götürü tazminatın uygulamada çok da bilinçli olarak kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Cezai şart ve benzer kurumların uygulanmasında yaşanan bu kafa karışıklığı ve tereddütlerin giderilmesine bir nebze de olsa katkıda bulunma amacı, bu çalışmanın temel motivasyon kaynağı olmuştur. Bu amaçla başlanan çalışmada cezai şart bütün yönleriyle değerlendirilmiş, götürü tazminat ve benzer diğer kurumlarla karşılaştırmalı olarak incelenmiş, her birinin cezai şartla benzer yönleri ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmış, bu hususta meselenin daha iyi anlaşılması açısından zaman zaman teorik yönlerine değinilse de esas itibariyle uygulama göz önünde bulundurulmuştur. Bu konuda uygulamayı birebir yansıtan güncel içtihatlara genişçe yer verilerek değerlendirme yapılmış, uygulama örneği bulunmayan yerlerde teori de dikkate alınmak suretiyle yeni çözüm önerileri sunulmuştur.
Borç ilişkilerinde kararlaştırılan edimin ifasını güçlendirme konusunda ilk akla gelen kurum ceza koşulu, daha yaygın kullanımı ile cezai şarttır. Cezai şart karşılıklı borç ilişkilerinde o kadar yaygın olarak kullanılmaktadır ki adeta sözleşmelerin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu kadar yaygın kullanılmasına karşın uygulamada çok fazla hata yapıldığı da görülmektedir.
Yapılan hataların niteliğine bakıldığında bu konuda ciddi bir kafa karışıklığının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bunda ceza koşulu türleri olan seçimlik ceza koşulu, ifaya ekli ceza koşulu ve dönme cezasının tek bir maddede düzenlenmesi ve bu düzenlemede de ceza koşulu türlerinin tanımları ile açık bir şekilde hukuki niteliklerine yer verilmemiş olmasının etkisi bulunmaktadır. Bunun yanında; götürü tazminat, bağlanma parası, cayma parası, seçimlik borç, koşula bağlı borç, üçüncü kişinin fiilini taahhüt gibi ceza koşuluna benzer birçok kurumun bulunması ve zaman zaman bu kurumların birbirine karıştırılıyor olması da bu kafa karışıklığında önemli rol oynamaktadır.
Cezai şartın kabul görmediği Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde yaygın olarak kullanılan götürü tazminatın ülkemizde de borç ilişkilerinde kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Borca aykırılık halinde alacaklıyı zararın varlığı ve miktarını ispat yükümlülüğünden kurtarması ve yine bu konuda mahkemenin müdahalesini en aza indirmesi gibi sahip olduğu önemli avantajları ile götürü tazminat cezai şarta karşı ciddi bir alternatif olarak önümüzde durmaktadır. Buna karşın cezai şarttan çok farklı yönleri de bulunan götürü tazminatın uygulamada çok da bilinçli olarak kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Cezai şart ve benzer kurumların uygulanmasında yaşanan bu kafa karışıklığı ve tereddütlerin giderilmesine bir nebze de olsa katkıda bulunma amacı, bu çalışmanın temel motivasyon kaynağı olmuştur. Bu amaçla başlanan çalışmada cezai şart bütün yönleriyle değerlendirilmiş, götürü tazminat ve benzer diğer kurumlarla karşılaştırmalı olarak incelenmiş, her birinin cezai şartla benzer yönleri ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmış, bu hususta meselenin daha iyi anlaşılması açısından zaman zaman teorik yönlerine değinilse de esas itibariyle uygulama göz önünde bulundurulmuştur. Bu konuda uygulamayı birebir yansıtan güncel içtihatlara genişçe yer verilerek değerlendirme yapılmış, uygulama örneği bulunmayan yerlerde teori de dikkate alınmak suretiyle yeni çözüm önerileri sunulmuştur.
Borç ilişkilerinde kararlaştırılan edimin ifasını güçlendirme konusunda ilk akla gelen kurum ceza koşulu, daha yaygın kullanımı ile cezai şarttır. Cezai şart karşılıklı borç ilişkilerinde o kadar yaygın olarak kullanılmaktadır ki adeta sözleşmelerin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu kadar yaygın kullanılmasına karşın uygulamada çok fazla hata yapıldığı da görülmektedir.
Yapılan hataların niteliğine bakıldığında bu konuda ciddi bir kafa karışıklığının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bunda ceza koşulu türleri olan seçimlik ceza koşulu, ifaya ekli ceza koşulu ve dönme cezasının tek bir maddede düzenlenmesi ve bu düzenlemede de ceza koşulu türlerinin tanımları ile açık bir şekilde hukuki niteliklerine yer verilmemiş olmasının etkisi bulunmaktadır. Bunun yanında; götürü tazminat, bağlanma parası, cayma parası, seçimlik borç, koşula bağlı borç, üçüncü kişinin fiilini taahhüt gibi ceza koşuluna benzer birçok kurumun bulunması ve zaman zaman bu kurumların birbirine karıştırılıyor olması da bu kafa karışıklığında önemli rol oynamaktadır.
Cezai şartın kabul görmediği Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde yaygın olarak kullanılan götürü tazminatın ülkemizde de borç ilişkilerinde kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Borca aykırılık halinde alacaklıyı zararın varlığı ve miktarını ispat yükümlülüğünden kurtarması ve yine bu konuda mahkemenin müdahalesini en aza indirmesi gibi sahip olduğu önemli avantajları ile götürü tazminat cezai şarta karşı ciddi bir alternatif olarak önümüzde durmaktadır. Buna karşın cezai şarttan çok farklı yönleri de bulunan götürü tazminatın uygulamada çok da bilinçli olarak kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Cezai şart ve benzer kurumların uygulanmasında yaşanan bu kafa karışıklığı ve tereddütlerin giderilmesine bir nebze de olsa katkıda bulunma amacı, bu çalışmanın temel motivasyon kaynağı olmuştur. Bu amaçla başlanan çalışmada cezai şart bütün yönleriyle değerlendirilmiş, götürü tazminat ve benzer diğer kurumlarla karşılaştırmalı olarak incelenmiş, her birinin cezai şartla benzer yönleri ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmış, bu hususta meselenin daha iyi anlaşılması açısından zaman zaman teorik yönlerine değinilse de esas itibariyle uygulama göz önünde bulundurulmuştur. Bu konuda uygulamayı birebir yansıtan güncel içtihatlara genişçe yer verilerek değerlendirme yapılmış, uygulama örneği bulunmayan yerlerde teori de dikkate alınmak suretiyle yeni çözüm önerileri sunulmuştur.