“Uyum” ve “uyumsuzluk” önemli evrimsel kavramlardır. Doğada organizmalar çevrelerine uyum sağlar. Ancak kültürel evrimin işleyiş mekanizması, biyolojik evriminkinden çok daha hızlıdır. Genetik bir değişimin insan DNA'sında sabitleşmesi yüz binlerce yıl sürerken günümüzün modern bilgi toplumunda neredeyse her on yılda bir kültürel evrim geçiriyoruz.
Uyumsuzluk, biyolojimiz ve kültürümüz arasındaki çatışmayı anlatıyor. İnsanların geniş çayırlarda, küçük çaplı topluluklar arasında avcı-toplayıcılar olarak yaşadıkları, insanlık tarihinin ilk birkaç milyon yılı ile çok farklı bir sosyal yapıda rahat yaşamlar sunan Tarım Devrimi'ni ve arkasından gelen Dijital Devrim'i kapsayan 12 bin yıl arasındaki çarpıcı zıtlığı ele alıyor.
Fiziksel ve ruhsal sağlığımız, aşk hayatımız, çocuk sahibi olma ve yetiştirme şeklimiz, yönetilme biçimimiz, iş hayatı ve hatta yaşadığımız gezegen ile diğer canlı türleri de uyumsuzluklardan önemli derecede etkilenir. Hayatımız zihnimizin çalışma şekliyle ne kadar uyumlu olursa mutlu, sağlıklı ve üretken bir hayat sürme şansımız da o kadar yüksek olur.
Homo sapiens adındaki iki bacaklı primatın Taş Devri'nden bugüne geçirdiği biyolojik ve kültürel evrimi bir film şeridi gibi gözlerinizin önüne seren bu etkileyici çalışma, uyumsuzlukların içyüzünü anlayıp, doğurdukları sonuçların farkına varabilmemizi sağlıyor ve uyumu tekrar yakalayabilmemiz için çözüm önerileri sunuyor.
“Uyum” ve “uyumsuzluk” önemli evrimsel kavramlardır. Doğada organizmalar çevrelerine uyum sağlar. Ancak kültürel evrimin işleyiş mekanizması, biyolojik evriminkinden çok daha hızlıdır. Genetik bir değişimin insan DNA'sında sabitleşmesi yüz binlerce yıl sürerken günümüzün modern bilgi toplumunda neredeyse her on yılda bir kültürel evrim geçiriyoruz.
Uyumsuzluk, biyolojimiz ve kültürümüz arasındaki çatışmayı anlatıyor. İnsanların geniş çayırlarda, küçük çaplı topluluklar arasında avcı-toplayıcılar olarak yaşadıkları, insanlık tarihinin ilk birkaç milyon yılı ile çok farklı bir sosyal yapıda rahat yaşamlar sunan Tarım Devrimi'ni ve arkasından gelen Dijital Devrim'i kapsayan 12 bin yıl arasındaki çarpıcı zıtlığı ele alıyor.
Fiziksel ve ruhsal sağlığımız, aşk hayatımız, çocuk sahibi olma ve yetiştirme şeklimiz, yönetilme biçimimiz, iş hayatı ve hatta yaşadığımız gezegen ile diğer canlı türleri de uyumsuzluklardan önemli derecede etkilenir. Hayatımız zihnimizin çalışma şekliyle ne kadar uyumlu olursa mutlu, sağlıklı ve üretken bir hayat sürme şansımız da o kadar yüksek olur.
Homo sapiens adındaki iki bacaklı primatın Taş Devri'nden bugüne geçirdiği biyolojik ve kültürel evrimi bir film şeridi gibi gözlerinizin önüne seren bu etkileyici çalışma, uyumsuzlukların içyüzünü anlayıp, doğurdukları sonuçların farkına varabilmemizi sağlıyor ve uyumu tekrar yakalayabilmemiz için çözüm önerileri sunuyor.