Uzağa Gidemem, delirmenin hep eşiğinde ama gerçekliğe de sıkı sıkıya bağlı; en insani şeylerle dahi hesaplaşarak, onları kurcalayarak ve gözü karalıktan ödün vermeyerek bağlanan öyküler toplamı. Meral Saklıyan'ın ilk öykü kitabı.
Kitaptaki öyküler tüm ihtişamıyla ilerleyen yaşamların bazen orta yerinde bazense sonunda, zihnimizde devam eden kurgulara yaslıyor başını. Her şey normalmiş gibi çok sıradan, olaylar süregeldiği gibi seyrediyor… Bizi saran gerilimin matematiğini iyi hesaplıyor yazar, tehlikenin her zaman farkındayız ama “tehlike” ne, onu tam bilmiyoruz!
Yapılan planların, yaşanan hayatların, önümüzde duran gerçeklerin, hesapta olmayan sürprizlerin, bilerek ya da bilmeyerek başımıza gelen gerçeklerin; ister kader diyelim ister tesadüf bizi aslında özümüze sürüklediğinin ve olayların yine bizler için olduğunun vurgusunu yapıyor, Uzağa Gidemem'deki öyküler. Her yere gidebilirsiniz ama gittiğinizher yerde bizzat kendiniz de olursunuz…
“Sabah erkenden yola koyuldum. Yapılacak şey belliydi. Spor ayakkabılarımı giyip arka sokaklara seğirttim. Kenar mahallelere doğru. Yanımda çakı bile yoktu. Tenhaydı ortalık. Rengi boz gecekondunun olduğu sokağı buldum. Kapı aralıktı yine. İçeri girdim. Çiçek desen örtülü tahta masa yerinde duruyordu. Sandalye düzgün konumlanmıştı. Kazma ve küreği göremedim. Tahta kapının demir tokmağını seslice vurmaya başladım.”
Uzağa Gidemem, delirmenin hep eşiğinde ama gerçekliğe de sıkı sıkıya bağlı; en insani şeylerle dahi hesaplaşarak, onları kurcalayarak ve gözü karalıktan ödün vermeyerek bağlanan öyküler toplamı. Meral Saklıyan'ın ilk öykü kitabı.
Kitaptaki öyküler tüm ihtişamıyla ilerleyen yaşamların bazen orta yerinde bazense sonunda, zihnimizde devam eden kurgulara yaslıyor başını. Her şey normalmiş gibi çok sıradan, olaylar süregeldiği gibi seyrediyor… Bizi saran gerilimin matematiğini iyi hesaplıyor yazar, tehlikenin her zaman farkındayız ama “tehlike” ne, onu tam bilmiyoruz!
Yapılan planların, yaşanan hayatların, önümüzde duran gerçeklerin, hesapta olmayan sürprizlerin, bilerek ya da bilmeyerek başımıza gelen gerçeklerin; ister kader diyelim ister tesadüf bizi aslında özümüze sürüklediğinin ve olayların yine bizler için olduğunun vurgusunu yapıyor, Uzağa Gidemem'deki öyküler. Her yere gidebilirsiniz ama gittiğinizher yerde bizzat kendiniz de olursunuz…
“Sabah erkenden yola koyuldum. Yapılacak şey belliydi. Spor ayakkabılarımı giyip arka sokaklara seğirttim. Kenar mahallelere doğru. Yanımda çakı bile yoktu. Tenhaydı ortalık. Rengi boz gecekondunun olduğu sokağı buldum. Kapı aralıktı yine. İçeri girdim. Çiçek desen örtülü tahta masa yerinde duruyordu. Sandalye düzgün konumlanmıştı. Kazma ve küreği göremedim. Tahta kapının demir tokmağını seslice vurmaya başladım.”