Bilimsel verilere göre milyarlarca yıl önce büyük bir enerji yoğunluğu patlayarak kütlelere dönüşmüş ve bu kütleler uzay boşluğuna dağılmıştır. Bu olay Evrenin başlangıcıdır. Üyesi olduğu- muz güneş sistemi 4,6 milyar yıl önce ortaya çıktı. Dünyamızda hayat 3,8 milyar yıl önce başladı. Önce sadece tek hücreliler vardı. Bu tek hücreliler birleşerek ve Evrim geçirerek denizlerde çok hücrelileri meydana getirdiler. Daha sonra omurgalılar karaya çıktılar. Memeliler dünyaya yayıldı. Nihayet 1 milyon yıl önce İnsan dünyada yerini aldı. İnsan başlangıçta zor şartlardaydı. Doğa ile karşı karşıya kalmıştı. Doğayı kutsallaştırdı ve ona tapma-ya başladı. Şamanlar göçebe hayatın din adamlarıydı. Yerleşik düzende Ana Tanrıçalar ortaya çıktı. Daha sonra toplumlar arasında çatışmalarda Erkek Tanrılar etkili olmaya başladı. Bu dönemde İonia önemli bir gelişme geçirerek bilimsel konularda ilerlemeler sağladı. İonia’daki Doğa bilimciler Tek Tanrı konusunda birleşmeye başladılar. Bu felsefe içinde insan ruhu evrensel ruhun bir parçası olarak görünüyordu.
Kitap bu bilimsel ve tarihsel verilerden yola çıkarak, Vahdet-i Vücud kavramı etrafında gelişen felsefi tartışmalara farklı bir boyut kazandırmaya çalışıyor.
Bilimsel verilere göre milyarlarca yıl önce büyük bir enerji yoğunluğu patlayarak kütlelere dönüşmüş ve bu kütleler uzay boşluğuna dağılmıştır. Bu olay Evrenin başlangıcıdır. Üyesi olduğu- muz güneş sistemi 4,6 milyar yıl önce ortaya çıktı. Dünyamızda hayat 3,8 milyar yıl önce başladı. Önce sadece tek hücreliler vardı. Bu tek hücreliler birleşerek ve Evrim geçirerek denizlerde çok hücrelileri meydana getirdiler. Daha sonra omurgalılar karaya çıktılar. Memeliler dünyaya yayıldı. Nihayet 1 milyon yıl önce İnsan dünyada yerini aldı. İnsan başlangıçta zor şartlardaydı. Doğa ile karşı karşıya kalmıştı. Doğayı kutsallaştırdı ve ona tapma-ya başladı. Şamanlar göçebe hayatın din adamlarıydı. Yerleşik düzende Ana Tanrıçalar ortaya çıktı. Daha sonra toplumlar arasında çatışmalarda Erkek Tanrılar etkili olmaya başladı. Bu dönemde İonia önemli bir gelişme geçirerek bilimsel konularda ilerlemeler sağladı. İonia’daki Doğa bilimciler Tek Tanrı konusunda birleşmeye başladılar. Bu felsefe içinde insan ruhu evrensel ruhun bir parçası olarak görünüyordu.
Kitap bu bilimsel ve tarihsel verilerden yola çıkarak, Vahdet-i Vücud kavramı etrafında gelişen felsefi tartışmalara farklı bir boyut kazandırmaya çalışıyor.