Bu Kitabı Okumayan Tarım Bakanı Olmasın
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinin ilk basamağında yer alan gıda, insanoğlu var olduğundan beri önemini koruduğu gibi, nüfusun artması ve çevresel etkilerle erişimi giderek zorlaştığından, bundan sonra da önemini giderek artırarak korumaya devam edecektir. Türkiye gıda güvenliğini sağlamadan içinde bulunduğu coğrafyanın zorlu şartlarında büyük ülke olma iddiasında bulunamaz. Gıda güvenliğinin sigortası, güçlü ve akıllı bir Tarım Politikasının devlet politikası haline getirilmesidir.
Tarımın sorunları, eskiden yalnızca köylü kesimin sorunu olarak gündemde yer alırken, kent nüfusunun kır nüfusunun yaklaşık dört katına çıkmasıyla, günümüzde kentli tüketicinin asli sorunu haline dönüşmüştür. Bu kitapta yazar, güçlü bir tarım politikasının gıda güvenliğini sağlayacağına, gıda güvenliğinin de piyasaları stabilize ederek gıda enflasyonu sorununu ortadan kaldıracağına dikkat çekerek, güçlü bir tarım politikasının toplumsal talebe dönüşmesi gerektiğini akıcı bir dille, örnekleriyle anlatıyor.
Türk Tarımının temel probleminin üretim olmadığına, belirsizlik, plansızlık ve tarım politikasızlığı olduğuna vurgu yapıyor.
Kabine oluşumunda gölgede kalan Tarım Bakanlığına yapılan liyakatsiz atamaların, düşük profilli siyasetçilerin tarımın sorunlarını çözmek yerine daha da derinleştirdiğini açıkça izah ediyor. Tarımsal sorunlara, ülkenin bekası ve çocuklarımızın geleceği bakımından toplumsal duyarlılık gösterilmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor.
Ziraat Yüksek Mühendisi ve Tarım Politikaları uzmanı olan yazar, gerek köylerde sahada yaptığı çalışmaların, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaptığı incelemelerin, gerekse Tarım Bakanlığının çeşitli kademelerinde yaptığı çeşitli idareciliklerin verdiği tecrübeyle, çeşitli Belediyelerin kuruluş ve reform çalışmalarında üst yönetici olarak görev almasının verdiği deneyimleri birleştirerek çözüm önerileri sunuyor.
Tüm olumsuzluklara rağmen, kendi gerçeklerimize uygun üretilen Tarım Politikaları ile bu sorunumuzun kolaylıkla üstesinden gelecek insan ve tabiat kaynaklarına sahip olduğumuzu müjdeleyerek, Vallahi Yes We Can! diye haykırıyor.
Bu Kitabı Okumayan Tarım Bakanı Olmasın
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinin ilk basamağında yer alan gıda, insanoğlu var olduğundan beri önemini koruduğu gibi, nüfusun artması ve çevresel etkilerle erişimi giderek zorlaştığından, bundan sonra da önemini giderek artırarak korumaya devam edecektir. Türkiye gıda güvenliğini sağlamadan içinde bulunduğu coğrafyanın zorlu şartlarında büyük ülke olma iddiasında bulunamaz. Gıda güvenliğinin sigortası, güçlü ve akıllı bir Tarım Politikasının devlet politikası haline getirilmesidir.
Tarımın sorunları, eskiden yalnızca köylü kesimin sorunu olarak gündemde yer alırken, kent nüfusunun kır nüfusunun yaklaşık dört katına çıkmasıyla, günümüzde kentli tüketicinin asli sorunu haline dönüşmüştür. Bu kitapta yazar, güçlü bir tarım politikasının gıda güvenliğini sağlayacağına, gıda güvenliğinin de piyasaları stabilize ederek gıda enflasyonu sorununu ortadan kaldıracağına dikkat çekerek, güçlü bir tarım politikasının toplumsal talebe dönüşmesi gerektiğini akıcı bir dille, örnekleriyle anlatıyor.
Türk Tarımının temel probleminin üretim olmadığına, belirsizlik, plansızlık ve tarım politikasızlığı olduğuna vurgu yapıyor.
Kabine oluşumunda gölgede kalan Tarım Bakanlığına yapılan liyakatsiz atamaların, düşük profilli siyasetçilerin tarımın sorunlarını çözmek yerine daha da derinleştirdiğini açıkça izah ediyor. Tarımsal sorunlara, ülkenin bekası ve çocuklarımızın geleceği bakımından toplumsal duyarlılık gösterilmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor.
Ziraat Yüksek Mühendisi ve Tarım Politikaları uzmanı olan yazar, gerek köylerde sahada yaptığı çalışmaların, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaptığı incelemelerin, gerekse Tarım Bakanlığının çeşitli kademelerinde yaptığı çeşitli idareciliklerin verdiği tecrübeyle, çeşitli Belediyelerin kuruluş ve reform çalışmalarında üst yönetici olarak görev almasının verdiği deneyimleri birleştirerek çözüm önerileri sunuyor.
Tüm olumsuzluklara rağmen, kendi gerçeklerimize uygun üretilen Tarım Politikaları ile bu sorunumuzun kolaylıkla üstesinden gelecek insan ve tabiat kaynaklarına sahip olduğumuzu müjdeleyerek, Vallahi Yes We Can! diye haykırıyor.