Bu eser, iki bilim alanıyla ilintili bir eserdir. Birincisi klasik dönem Türk dili, ikincisi klasik dönem felsefe, özellikle İslam felsefesi ve metafiziği. Felsefenin üzerinde çalıştığı ilk konu, ortaya koyduğu ilk problem varlık problemidir. O nedenle eser, Türk dili ve İslam metafiziği bağlamında “varlık” problemine odaklanmaktadır. Eserin tezi, Türk dilinde felsefenin iki imkânı olduğudur. Birincisi tarihsel imkândır. Tarihsel imkân, Türk dilinin İslam ve Batı medeniyetle karşılaşmasıyla iki ayrı dönemde ortaya çıkan iki felsefe imkânıdır. İki imkândan birincisi Kaşgarlı Mahmut’un isim ve fiil imkânıdır. Zira İsim, İslam metafiziğinin kurucu filozofu Farabi’ye göre felsefenin iki imkânından birisidir. O nedenle varlık isimlerinin tespiti, onların Türk düşüncesindeki yerinin ve izdüşümlerinin (delaletlerinin) belirlenmesi ve analizleri önemlidir. Türk dilinde felsefenin Fiil imkânı ise yine Farabi’nin iki imkânından ikincisi anlamına gelmektedir.
Bu eser, belirtilen iki imkân üzerinden ortaya çıkan bir çalışmadır. Eserde ilk dönemin dört düşünürü Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevî, Yunus Emre ve Âşık Paşa örnek olarak ele alınmaktadır. Çalışmada, analiz ve inşa yöntemi takip edilerek Farabi ve Kaşgarlı’nın İsim ve Fiil’i, Ahmet Yesevî’nin Bolgay’ı yani İmkân’ı belirlenmektedir. Dönemin düşüncesinde varlık isimleri çalışmada, fâil, ışk, kendü, kevn, mevcûd, vücûd ve varlık, gibi terimlerle; varlık fiilleri, kâne, vucide, mevcûd, bar/var, tur/ur, bardur/barturur, gibi terimlerle ortaya çıkmaktadır. Dilcilerin tartışmalarına Türk dilinde felsefenin temel varlık kavramı olan, bar (var) isim-fiilinin yansımaması hem Türk dili ve hem Türk felsefesi açısından bir eksiklik olduğuna işaret edilmektedir. O nedenle eserin kendisi varlık’a ve ötesi var’a (meta-varlık) odaklanmakta, yapılan ve yapılacak meta-varlık çalışmalarının Türk dilinde felsefenin imkânı olduğu ortaya konulmaktadır.
Bu eser, iki bilim alanıyla ilintili bir eserdir. Birincisi klasik dönem Türk dili, ikincisi klasik dönem felsefe, özellikle İslam felsefesi ve metafiziği. Felsefenin üzerinde çalıştığı ilk konu, ortaya koyduğu ilk problem varlık problemidir. O nedenle eser, Türk dili ve İslam metafiziği bağlamında “varlık” problemine odaklanmaktadır. Eserin tezi, Türk dilinde felsefenin iki imkânı olduğudur. Birincisi tarihsel imkândır. Tarihsel imkân, Türk dilinin İslam ve Batı medeniyetle karşılaşmasıyla iki ayrı dönemde ortaya çıkan iki felsefe imkânıdır. İki imkândan birincisi Kaşgarlı Mahmut’un isim ve fiil imkânıdır. Zira İsim, İslam metafiziğinin kurucu filozofu Farabi’ye göre felsefenin iki imkânından birisidir. O nedenle varlık isimlerinin tespiti, onların Türk düşüncesindeki yerinin ve izdüşümlerinin (delaletlerinin) belirlenmesi ve analizleri önemlidir. Türk dilinde felsefenin Fiil imkânı ise yine Farabi’nin iki imkânından ikincisi anlamına gelmektedir.
Bu eser, belirtilen iki imkân üzerinden ortaya çıkan bir çalışmadır. Eserde ilk dönemin dört düşünürü Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevî, Yunus Emre ve Âşık Paşa örnek olarak ele alınmaktadır. Çalışmada, analiz ve inşa yöntemi takip edilerek Farabi ve Kaşgarlı’nın İsim ve Fiil’i, Ahmet Yesevî’nin Bolgay’ı yani İmkân’ı belirlenmektedir. Dönemin düşüncesinde varlık isimleri çalışmada, fâil, ışk, kendü, kevn, mevcûd, vücûd ve varlık, gibi terimlerle; varlık fiilleri, kâne, vucide, mevcûd, bar/var, tur/ur, bardur/barturur, gibi terimlerle ortaya çıkmaktadır. Dilcilerin tartışmalarına Türk dilinde felsefenin temel varlık kavramı olan, bar (var) isim-fiilinin yansımaması hem Türk dili ve hem Türk felsefesi açısından bir eksiklik olduğuna işaret edilmektedir. O nedenle eserin kendisi varlık’a ve ötesi var’a (meta-varlık) odaklanmakta, yapılan ve yapılacak meta-varlık çalışmalarının Türk dilinde felsefenin imkânı olduğu ortaya konulmaktadır.