Varlık ve Tapınak Eski Yunan Tapınağının Kavramsal İnşası Üzerine Arkitektonik Bir Deneme

Stok Kodu:
9786059636339
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
234
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%15 indirimli
150,00TL
127,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 15,58TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786059636339
1084502
Varlık ve Tapınak
Varlık ve Tapınak Eski Yunan Tapınağının Kavramsal İnşası Üzerine Arkitektonik Bir Deneme
127.50

Arkeoloji araştırmalarım esnasında, inanılırlığı sorgulanmayan, evrensel seviyede “bilimsel” gözüken birçok “keskin ifadenin” aslında oldukça sezgisel, romantik ve keyfi kanılara dayandığını gözlemledim. Batı’nın kültür tarihi ve arkeoloji disiplininde, özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında, sanki bir “yapının” öyle olmasını istediği için, belirgin anlatım şemalarının hakikat kabul edildiğini, bu epistemenin de terminolojisi modernize edilerek günümüze değin döngüsel bir şekilde tekrar edildiğini “hissettim”.

Hissettim dememin nedeni bu kadar uzun zamandır tekrar edilen kavramların artık akıldan ziyade bilinçdışında
aldıkları konumlardır. Ben bu tür sezgisel-keyfi anlatılara (ki alt katmanlarında kosmos adı verilmiş düzenle ilgili sürekli söylem üretiyor veya sorun çözüyorlar) “Klasik Paradigma” diyorum. Klasik Paradigma, özellikle MÖ sekizinci yüzyıldan itibaren görünürlük kazanmış ve devamlı olarak geliştirilmiş bir sosyo-kültürel forma dayanıyor. Bu çalışmada temelde klasik paradigma dediğim “şey”in varoluş düzlemine, söylemlerine ve izlerine “Eski Yunan Dinsel Mimarisi” üzerinden dokunmak istedim.

Arkeoloji araştırmalarım esnasında, inanılırlığı sorgulanmayan, evrensel seviyede “bilimsel” gözüken birçok “keskin ifadenin” aslında oldukça sezgisel, romantik ve keyfi kanılara dayandığını gözlemledim. Batı’nın kültür tarihi ve arkeoloji disiplininde, özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında, sanki bir “yapının” öyle olmasını istediği için, belirgin anlatım şemalarının hakikat kabul edildiğini, bu epistemenin de terminolojisi modernize edilerek günümüze değin döngüsel bir şekilde tekrar edildiğini “hissettim”.

Hissettim dememin nedeni bu kadar uzun zamandır tekrar edilen kavramların artık akıldan ziyade bilinçdışında
aldıkları konumlardır. Ben bu tür sezgisel-keyfi anlatılara (ki alt katmanlarında kosmos adı verilmiş düzenle ilgili sürekli söylem üretiyor veya sorun çözüyorlar) “Klasik Paradigma” diyorum. Klasik Paradigma, özellikle MÖ sekizinci yüzyıldan itibaren görünürlük kazanmış ve devamlı olarak geliştirilmiş bir sosyo-kültürel forma dayanıyor. Bu çalışmada temelde klasik paradigma dediğim “şey”in varoluş düzlemine, söylemlerine ve izlerine “Eski Yunan Dinsel Mimarisi” üzerinden dokunmak istedim.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat